"Pilot" / 9.Sayfa

Nörocerrahi Sırasında Deliryumu Önlemek İçin Müzik (MUSYC): Tek Merkezli, İleriye Yönelik, Randomize Kontrollü Bir Çalışma

Makale, kraniyotomi geçiren hastalarda perioperatif müziğin postoperatif deliryum insidansı üzerindeki etkisini araştıran bir çalışmanın bulgularını sunmaktadır. Çalışmada Delir Gözlem Tarama Ölçeği (DOSS) ve DSM-5 kriterleri deliryumu değerlendirmek için kullanılmıştır. Sonuçlar, DOSS tarafından tanımlanan postoperatif deliryum insidansında önemli bir azalma olduğunu göstermiştir, ancak DSM-5 kriterleri kullanılarak değerlendirildiğinde bu önemlilik gözlenmemiştir. Ayrıca çalışmada müziğin ameliyat öncesi kalp hızı değişkenliğini (HRV) artırdığı ve parasempatik sinir sisteminin aktive olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, anksiyete düzeyleri, anestezi derinliği, postoperatif komplikasyonlar, hastanede kalış süresi ve taburculuk yeri üzerinde anlamlı bir etki gözlenmemiştir.

 

Çalışma, müziğin kullanımıyla deliryum insidansında benzer bir azalma bildiren son dönem sistemik bir derlemeyi bulgularıyla karşılaştırmıştır. Ancak, çalışma popülasyonları, deliryum değerlendirme araçları ve hasta tercihli müzik uygulamasında farklılıklar bulunmaktadır. Araştırmacılar, DOSS ve DSM-5 kriterleri arasındaki farklılık için muhtemel nedenleri, değerlendirmelerin zamanlaması ve sıklığı ile birlikte, psikiyatrik değerlendirmeden önce deliryumun çözülebilme olasılığını tartışmışlardır. Ayrıca, nörocerrahi hastalar için özgüllenmiş deliryum tarama araçlarının gerekliliğini vurgulamışlardır.

 

Makale, müziğin deliryum üzerindeki etkisine yönelik olası bir mekanizma önermektedir ve vagus siniri aracılı anti-inflamatuar bir tepkiyi aday bir yol olarak göstermektedir. Çalışma, ameliyat öncesi müzik seansları sırasında artan HRV’nin parasempatik aktivasyonu gösterdiğini tespit etmiştir. Araştırmacılar ayrıca, ameliyat öncesi anksiyetede azalma eğilimi olduğunu belirtmişlerdir, bu da sedatif tasarruf etkisi ve bilişsel işlemeyi geliştirme açısından katkıda bulunabilir.

 

Ameliyat öncesi müzik müdahalesine yüksek uyum sağlandığı, ancak ameliyat sonrasında ağrı, bulantı, lojistik sorunlar ve aciliyet eksikliği gibi faktörler nedeniyle uyumun azaldığı bildirilmiştir. Makale, nörocerrahi popülasyonda müzik müdahalelerinin uygulanmasını kolaylaştırmak için hasta bilgisinin ve bilginin önemini vurgulamaktadır.

 

Postoperatif komplikasyonlar, hastanede kalış süresi veya taburculuk yeri üzerinde anlamlı olumlu etkiler bulmamış olsa da, araştırmacılar gelecekteki çalışmaların nörocerrahi hastalarda DOSS ve DSM kriterleri ile tanımlanan deliryumun uzun vadeli etkilerini değerlendirmesi gerektiğini önermişlerdir.

 

Sonuç olarak, çalışma, DOSS tarafından tanımlanan kraniyotomi sonrası deliryum insidansını azaltmada müziğin etkinliğini desteklemiştir. Araştırmacılar, nörocerrahi bağlamında deliryum tarama araçlarının doğrulanması ve deliryumun bu hastalarda uzun vadeli etkilerinin daha fazla değerlendirilmesinin önemini vurgulamışlardır. Çalışma ayrıca ameliyat öncesi HRV üzerinde müziğin etkisini ve nörocerrahi popülasyonunda müzik müdahalelerinin ameliyat sonrası uyuma uyumu göz önünde bulundurmanın önemini vurgulamıştır.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay


(Kappen PR, Mos MI, Jeekel J, Dirven CMF, Kushner SA, Osse RJ, Coesmans M, Poley MJ, van Schie MS, van der Holt B, Klimek M, Vincent AJPE. Music to prevent deliriUm during neuroSurgerY (MUSYC): a single-centre, prospective randomised controlled trial. BMJ Open. 2023 Jun 27;13(6):e069957. doi: 10.1136/bmjopen-2022-069957. PMID: 37369412.)

Hedef Popülasyonlarda Ruh Sağlığı Tedavilerinin Etkinliğini Tahmin Etmek İçin Kalibre Edilmiş Meta-Analiz: Şizofreni Tedavisi İçin Paliperidon Denemelerine Bir Uygulama​

Bu çalışma, şizofreni hastalarında paliperidon palmitat tedavisinin etkisini belirlemek için bir meta-analiz yöntemi kullandı. Araştırmacılar, dört klinik denemeden elde edilen verileri CATIE adlı daha büyük bir çalışmanın bilgileriyle karşılaştırdı. Sonuçta, paliperidon palmitatın plaseboya göre belirtileri daha iyi bir şekilde azalttığı bulundu. Hem genel analizde hem de hastaların özelliklerindeki farkları düzeltme yapıldığında aynı sonuç elde edildi. Çalışma, bir meta-analiz yapılırken, deneme katılımcılarının hedef popülasyonu ne kadar iyi temsil ettiğinin dikkate alınmasının, belirli gruplar için güvenilir tedavi etkisi kanıtlarının elde edilmesi açısından önemli olduğunu önermektedir.

Hazırlayan: Şevval Kurnaz

 

(Hong H, Liu L, Mojtabai R, Stuart EA. Calibrated meta-analysis to estimate the efficacy of mental health treatments in target populations: an application to paliperidone trials for treatment of schizophrenia. BMC Med Res Methodol. 2023 Jun 26;23(1):150. doi: 10.1186/s12874-023-01958-w. PMID: 37365521; PMCID: PMC10294408.)

Ultrason (US) Eşliğinde Yapılan Platelet Zengin Plazma Enjeksiyonu, Lateral Dirsek Tendinopatisi İçin Ultrason Eşliğinde Yapılan Steroid Enjeksiyonuna Göre Daha Etkili Bir Tedavi Yöntemi midir? Orta Dönem Takipli İleriye Dönük Üçlü Kör Bir Çalışma

Bu ileriye dönük üçlü kör çalışma, lateral dirsek tendinopatisi (LET) için tedavi yöntemleri olarak ultrason eşliğinde yapılan platelet zengin plazma (PRP) enjeksiyonunu ultrason eşliğinde yapılan kortikosteroid enjeksiyonuyla karşılaştırmaktadır. Çalışma, altı ay boyunca konservatif tedavilere yanıt vermeyen 64 amatör olmayan katılımcıyı içermektedir. Katılımcılar, PRP veya kortikosteroid enjeksiyonu almaları için rastgele atanmıştır. Gözlemciler tarafından kör bir şekilde, görsel analog skala (VAS) skorları, kol, omuz ve el (DASH) skorları, Hastaya Göre Tenis Dirseği Değerlendirmesi (PRTEE) skorları ve el sıkma gücü ölçülmüştür.

Sonuçlar, iki yıllık takip döneminde PRP grubunun kortikosteroid grubuna göre önemli ölçüde daha iyi sonuçlar gösterdiğini göstermektedir. PRP grubu, kortikosteroid grubuna göre daha düşük VAS skorları (1.25’e karşı 3.68), daha düşük DASH skorları (4.00’e karşı 7.43) ve daha düşük PRTEE skorları (3.96’ya karşı 7.53) sergilemiştir. Bununla birlikte, üç aylık kısa vadeli takipte kortikosteroid grubu daha iyi skorlar göstermiştir. El sıkma gücü, iki yıllık takipte iki grup arasında benzer olmuştur.

Sonuç olarak, kortikosteroid enjeksiyonları kısa vadeli semptomatik rahatlama sağlamış ancak etkisi uzun vadede azalmıştır. PRP enjeksiyonları, biyolojik iyileşme potansiyelini gösteren yavaş ve sürekli bir iyileşme sağlamıştır. Ultrason eşliğinde PRP enjeksiyonu, kortikosteroid enjeksiyonuna kıyasla LET için daha etkili bir tedavi yöntemi gibi görünmektedir.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Kamble P, Prabhu RM, Jogani A, Mohanty SS, Panchal S, Dakhode S. Is Ultrasound (US)-Guided Platelet-Rich Plasma Injection More Efficacious as a Treatment Modality for Lateral Elbow Tendinopathy Than US-Guided Steroid Injection?: A Prospective Triple-Blinded Study with Midterm Follow-up. Clin Orthop Surg. 2023 Jun;15(3):454-462. doi: 10.4055/cios22128. Epub 2022 Dec 7. PMID: 37274509; PMCID: PMC10232317.)

Tranekzamik Asidin Topikal Kullanımı, Primer Total Kalça Artroplastisi Geçiren Hastalarda Intravenöz Kullanıma Kıyasla Opioid Tüketimini Azaltabilir: Prospektif Randomize Kontrollü Bir Çalışma

Bu prospektif randomize kontrollü çalışma, primer total kalça artroplastisi (TKA) geçiren hastalarda topikal traneksamik asidin (TXA) postoperatif kalça ağrısı ve opioid tüketimini azaltmadaki etkinliğini araştırmayı amaçlamıştır. Toplam 161 hasta rastgele olarak topikal veya intravenöz TXA almaya yönlendirilmiştir. Ağrı düzeyleri görsel analog skala (VAS) kullanılarak değerlendirilmiş ve ağrı kesici olarak ihtiyaç duyulduğunda tramadol verilmiştir. İnflamatuvar belirteçler ve kan kaybı da ölçülmüştür. Çalışma, topikal TXA grubunun cerrahi sonrası ilk gün intravenöz TXA grubuna göre anlamlı derecede daha düşük ağrı skorları ve inflamatuvar belirteçlere sahip olduğunu bulmuştur. VAS skoru inflamatuvar belirteçlerle pozitif korelasyon göstermiştir. İlk ve ikinci günlerde topikal grup tarafından kullanılan tramadol dozu, intravenöz gruba göre daha düşüktü. İki grup arasında toplam kan kaybı veya komplikasyon açısından anlamlı farklılık bulunmamıştır. Bulgular, topikal TXA’nın primer TKA geçiren hastalarda erken postoperatif inflamatuvar yanıtı azaltarak lokal ağrı semptomlarını hafifletebileceğini ve opioid tüketimini azaltabileceğini göstermektedir. 

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Shen L, Jiang Z, Wang Q, Xu W. Topical use of tranexamic acid can reduce opioid consumption compared with intravenous use for patients undergoing primary total hip arthroplasty: a prospective randomized controlled trial. BMC Musculoskelet Disord. 2023 Jun 3;24(1):455. doi: 10.1186/s12891-023-06576-7. PMID: 37270493; PMCID: PMC10239156.)

Kalça Artroplastisi İçin İliopsoas Düzlem Bloğuna Karşı Femoral Sinir Bloğunun Randomize Kontrollü Bir Çalışması

Bu çalışmada, kalça artroplastisi için iliopsoas düzlem bloğu (IPB) ve femoral sinir bloğu (FSB) analjezik teknikleri karşılaştırıldı. 90 hasta, IPB veya FSB uygulaması aldı. Ağrı skoru, kuadriseps gücü, opioid kullanımı, hasta memnuniyeti ve komplikasyonlar gibi ölçümler yapıldı. Sonuçlar, IPB ve FSB’nin cerrahiden sonraki ağrı skorları arasında fark olmadığını gösterdi. Ancak, IPB alan hastalar daha iyi kuadriseps gücüne ve daha hızlı iyileşme sürecine sahipti. İki grup arasında opioid kullanımı, hasta memnuniyeti ve komplikasyonlar açısından farklılık yoktu. Sonuç olarak, IPB, kalça artroplastisinde FSB’nin yerine geçebilir ve motor fonksiyonları koruyarak erken iyileşmeye yardımcı olabilir.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Wang CG, Zhang ZQ, Yang Y, Long YB, Wang XL, Ding YL. A randomized controlled trial of iliopsoas plane block vs. femoral nerve block for hip arthroplasty. BMC Anesthesiol. 2023 Jun 8;23(1):197. doi: 10.1186/s12871-023-02162-5. PMID: 37291487; PMCID: PMC10249315.)

Mineralokortikoid Reseptör Antagonistlerinin Atriyal Fibrilasyon Riskini Azaltmadaki Etkinliği Üzerine Sistematik Bir İnceleme ve Meta-Analiz

Bu çalışma , mineralkortikoid reseptör antagonistlerinin (MRAs) kalp yetmezliği, özellikle azalmış ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetmezliği olan hastalarda klinik sonuçları iyileştirdiğini göstermektedir. Ancak MRAs’ın atriyal fibrilasyon (AF) görülme sıklığı ve tekrarlama sıklığı üzerindeki etkisi tam olarak belirlenmemiştir. Bu nedenle araştırmacılar, MRAs’ın AF üzerindeki etkisini incelemek amacıyla PubMed, EMBASE ve Cochrane Central gibi veritabanlarını taradı. 10 adet randomize kontrollü çalışma (11.356 hasta) incelendi. Bulgular, MRAs kullanımının AF görülme riskini kontrol tedavisine kıyasla %23 oranında azalttığını göstermektedir. Ayrıca, MRAs hem yeni başlayan AF hem de tekrarlayan AF riskini benzer şekilde azaltmaktadır. Sonuç olarak, MRAs’ın AF gelişim riskini azalttığı ve bu etkinin hem yeni başlayan AF hem de tekrarlayan AF için geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.

Hazırlayan: Şevval Kurnaz 

(Fatima K, Asad D, Shaikh N, Ansari SA, Kumar G, Rehman HA, Azam F, Khan SA, Ahmed S, Shah A, Bawani AM, Noorani A, Rashid AM. A Systematic Review and Meta-Analysis on Effectiveness of Mineralocorticoid Receptor Antagonists in Reducing the Risk of Atrial Fibrillation. Am J Cardiol. 2023 Jul 15;199:85-91. doi: 10.1016/j.amjcard.2023.04.038. Epub 2023 Jun 1. PMID: 37269781.)

COVID-19 Tedavisinde İnterlökin-6 Bloke Edici Ajanlar: Yaşayan Bir Sistematik İnceleme

Bu çalışmada, COVID-19’un tedavisinde kullanılan interleukin 6 (IL-6) blokaj ajanlarının etkinliği ve güvenliği değerlendirilmiştir. IL-6 blokaj ajanları, COVID-19 hastalarında şiddetli solunum semptomlarına neden olan inflamatuar sitokin fırtınasının önlenmesinde kullanılmaktadır. Araştırmacılar, ilgili klinik deneyler için kapsamlı bir araştırma yapmış ve COVID-19 hastalarıyla birlikte toplamda 12.160 hastayı içeren 32 deneyi dahil etmiştir. Deneyler, farklı IL-6 blokaj ajanlarının standart tedavi veya plasebo ile karşılaştırılmasını değerlendirmiştir. Sonuçlar, IL-6 blokaj ajanlarından biri olan tocilizumab’ın kısa vadeli tüm nedenlere bağlı ölümü azalttığını ve standart tedavi veya plasebo ile karşılaştırıldığında benzer bir advers etki riskine sahip olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, tocilizumab ve sarilumab (başka bir IL-6 blokaj ajanı) için D28’de klinik iyileşmede çok az veya hiç fark olmadığı tespit edilmiştir. Sarilumab ve diğer IL-6 blokaj ajanlarının kritik sonuçlar üzerindeki etkisine dair kanıtlar belirsiz veya çok belirsizdir. Dahil edilen deneylerin çoğu, yeni varyantların ortaya çıkmasından ve yaygın aşılamanın gerçekleşmesinden önce yapılmıştır. Çalışma, tocilizumab’ın hastanede yatan COVID-19 hastalarında ölüm üzerinde olumlu bir etkisi olabileceğini, ancak diğer IL-6 blokaj ajanlarının etkinliğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.

Hazırlayan: Elif Özge İNAN


(Ghosn L, Assi R, Evrenoglou T, Buckley BS, Henschke N, Probyn K, Riveros C, Davidson M, Graña C, Bonnet H, Jarde A, Ávila C, Nejstgaard CH, Menon S, Ferrand G, Kapp P, Breuer C, Schmucker C, Sguassero Y, Nguyen TV, Devane D, Meerpohl JJ, Rada G, Hróbjartsson A, Grasselli G, Tovey D, Ravaud P, Chaimani A, Boutron I. Interleukin-6 blocking agents for treating COVID-19: a living systematic review. Cochrane Database Syst Rev. 2023 Jun 1;6(6):CD013881. doi: 10.1002/14651858.CD013881.pub2. PMID: 37260086; PMCID: PMC10237088.)

Parkinson Hastalarında Motor Fonksiyon Bozukluğunun Tedavisinde Botulinum Toksininin Etkinliği Ve Güvenilirliği: Sistematik Bir İnceleme Ve Meta-Analiz

Bu çalışmada, Parkinson hastalığı (PH) hastalarında motor işlev bozukluğu için botulinum toksininin (BTX) etkinliği ve güvenilirliği değerlendirilmiştir. PubMed, EMBASE ve Cochrane Kütüphanesi verileri kullanılarak sistematik bir inceleme ve meta-analiz yapılmıştır. Birincil sonuçlar arasında Birleşik Parkinson Hastalığı Oran Ölçeği Bölümü (UPDRS) III ve Görsel Analog Ölçeği (VAS), ikincil sonuçlar arasında UPDRS-II, Yürümede Donma Anketi (FOG-Q), Zamanlı Kalk ve Yürü testi (TUG) ve tedaviyle ilişkili advers olaylar (TRAE’ler) yer almıştır. Sonuçlar havuzlanmış UPDRS-III, UPDRS-II, FOG-Q veya TRAE’lerde anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Bununla birlikte, BTX tedavisinden sonra havuzlanmış VAS skoru ve TUG’da anlamlı düşüşler bulunmuştur. Sonuçlar, BTX’in motor semptomların hafifletilmesiyle ilişkili olmayabileceğini, ancak ağrının hafifletilmesine ve fonksiyonel hareketliliğin iyileştirilmesine fayda sağladığını göstermektedir.

Hazırlayan: Elif Özge İNAN


(Yang Y, Zhang T, Liu L, Shan L, Hu X, Yang L, Gao F, Xiaoli W, Li H. Efficacy and safety of botulinum toxin for treating motor dysfunction in patients with Parkinson’s disease: a systematic review and meta-analysis. BMJ Open. 2023 Jun 16;13(6):e060274. doi: 10.1136/bmjopen-2021-060274. PMID: 37328181; PMCID: PMC10277107.)

Şiddetli Travmatik Beyin Hasarı Sonrası Propranolol Ve Klonidinin Etkisi: Bir Pilot Randomize Klinik Deneme

Bu pilot randomize klinik denemede, şiddetli travmatik beyin hasarı (TBI) olan hastalarda adrenerjik aktiviteyi engellemek için propranolol ve klonidin kombinasyonunun güvenilirlik, uygulanabilirlik ve etkinlikleri değerlendirildi.

 

Adrenerjik blokaj, şiddetli TBI sonrasında sıkça uygulanır, ancak faydaları detaylı bir şekilde araştırılmamıştır. Çalışmaya, yoğun bakıma kabul edildikten sonraki 24 saat içinde şiddetli TBI olan 16-64 yaş arası hastalar dahil edildi. Hastalar rastgele olarak propranolol ve klonidin veya plasebo almak üzere 7 gün boyunca gruplara ayrıldı. Ana ölçüm yapılan sonuç, 28 gün boyunca ventilatör kullanmadan geçirilen günlerin sayısıydı. Diğer değerlendirilen sonuçlar arasında katekolamin düzeyleri, hastanede kalış süresi, mortalite ve uzun vadeli fonksiyonel durum bulunmaktaydı. Çalışma, tedavi ve kontrol grupları arasında ventilatör kullanmadan geçirilen günlerde anlamlı fark olmaması nedeniyle erken durduruldu.

 

Propranolol ve klonidin ile birlikte uygulanan adrenerjik blokajın güvenilir ve uygulanabilir olduğu tespit edilmesine rağmen, ventilatör kullanmadan geçirilen günlerin sayısı üzerinde önemli bir etkisi olmadı. Bununla birlikte, bu ajanların TBI tedavisinde yaygın bir şekilde kullanılması göz önüne alındığında, şiddetli TBI hastaları için adrenerjik blokajın terapötik faydalarını belirlemek için çok merkezli araştırmaların yapılması gerekmektedir.

                                                                                                                        Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Nordness MF, Maiga AW, Wilson LD, Koyama T, Rivera EL, Rakhit S, de Riesthal M, Motuzas CL, Cook MR, Gupta DK, Jackson JC, Williams Roberson S, Meurer WJ, Lewis RJ, Manley GT, Pandharipande PP, Patel MB. Effect of propranolol and clonidine after severe traumatic brain injury: a pilot randomized clinical trial. Crit Care. 2023 Jun 9;27(1):228. doi: 10.1186/s13054-023-04479-6. PMID: 37296432; PMCID: PMC10251526.)

Risperidon/Paliperidonun Psikotik Bozukluğun Tedavisinin İlk 6 Ayında Bilişsel İşlev Üzerindeki Etkileri: Üçlü Kör Randomize Klinik Denemenin İkincil Analizi

Bu çalışma, psikotik bozukluğun tedavisinin ilk 6 ayında risperidon/paliperidon ile plasebo arasındaki bilişsel işlev üzerindeki etkileri inceledi. Araştırma, ilk psikotik ataklarını yaşayan bireylerde bilişsel değişimin nedenlerini anlamayı amaçladı. Çalışmaya antipsikotik kullanmamış hastalar dahil edildi ve rastgele olarak risperidon/paliperidon veya plasebo ile yoğun psikososyal terapi almaları sağlandı. Sağlıklı bir kontrol grubu da oluşturuldu. Bilişsel değerlendirmeler çalışmanın başlangıcında ve 6 ay sonra yapıldı. Sonuçlar, genel olarak bilişsel performansın çalışma belleği, sözel akıcılık, dikkat, işlem hızı ve bilişsel kontrol gibi alanlarda istikrarlı veya iyileştiğini, ilaç ve plasebo grupları arasında önemli farklılıklar olmadığını gösterdi. Bununla birlikte, grup ve zaman arasında anlamlı etkileşim, anlık hatırlama, sözel öğrenme ve gecikmeli hatırlama için gözlendi. İlaç grubunda bu ölçümlerde bir düşüş görülürken, plasebo grubunda ise iyileşme gözlendi. Bu bulgular, risperidon/paliperidonun psikoz tedavisinin erken dönemlerinde sözel öğrenme ve hafıza üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini düşündürmektedir. Bu sonuçların tekrarlanması ve farklı antipsikotik ajanların etkilerinin doğrulama denemelerinde araştırılması için ileri araştırmalara ihtiyaç vardır. Psikozlu bireylerde bilişsel çalışmalarda antipsikotiklerin etkilerinin göz önünde bulundurulması önemlidir.

                                                                                                                        Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Allott K, Yuen HP, Baldwin L, O’Donoghue B, Fornito A, Chopra S, Nelson B, Graham J, Kerr MJ, Proffitt TM, Ratheesh A, Alvarez-Jimenez M, Harrigan S, Brown E, Thompson AD, Pantelis C, Berk M, McGorry PD, Francey SM, Wood SJ. Effects of risperidone/paliperidone versus placebo on cognitive functioning over the first 6 months of treatment for psychotic disorder: secondary analysis of a triple-blind randomised clinical trial. Transl Psychiatry. 2023 Jun 10;13(1):199. doi: 10.1038/s41398-023-02501-7. PMID: 37301832; PMCID: PMC10257667.)