"Işık" / 9.Sayfa
Multipl Sklerozda Uykusuzluğun Tedavisinde Farkındalık Meditasyonunun Pilot, Randomize, Plasebo Kontrollü Bir Çalışması
Bu pilot çalışma, çoklu skleroz (MS) hastalarında kronik uykusuzluğun tedavisinde bilinçli farkındalık eğitiminin aktif bir karşılaştırıcı olan uyku hijyeni ile karşılaştırıldığı ilk rastgele kontrollü denemedir. Çalışmada standart objektif ve öznel uyku ölçüleri kullanıldı ve etki süresini belirlemek için 16 haftalık bir takip değerlendirmesi yapıldı. Sonuçlar, bilinçli farkındalık eğitiminin uyku verimliliğini uyku hijyeni ile karşılaştırıldığında iyileştirmediğini, ancak bilinçli farkındalık gruplarında uyku süresinde önemli bir azalma olduğunu gösterdi, özellikle müdahale döneminden sonra. Öznel uyku ölçümleri, bilinçli farkındalık gruplarının uyku latansı, gündüz uyku düzensizliği ve genel uyku kalitesinde önemli iyileşmeler yaşadığını gösterdi. Ancak, iyileşmeler, muhtemelen küçük örneklem boyutları nedeniyle bilinçli farkındalık grupları içinde daha güçlüydü.
Çalışma ayrıca bilinçli farkındalığın, kendi kendini bildirilen yaşam kalitesi ölçümleri üzerinde olumlu etkileri olduğunu buldu. Bilinçli farkındalığın uyku üzerindeki uzun vadeli etkileri henüz net değildir ve bu etkileri daha fazla araştırmak için daha büyük örneklem boyutlarına sahip gelecekteki çalışmalara ihtiyaç vardır. Uyku hijyeni grubundan katılımcıları içeren genişletilmiş bilinçli farkındalık grubu, bazı uyku parametrelerinde daha güçlü faydalar gösterdi, muhtemelen daha büyük istatistiksel güç veya birleşik tedavilerin taşınma etkileri nedeniyle. Diğer sonuçlar da MS hastalarının yaşam kalitesini iyileştirmede bilinçli farkındalığın önemli faydalarını gösterdi. Genel olarak, çalışma, bilinçli farkındalık eğitiminin, MS hastaları için uyku ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkilere sahip olabileceğini düşündürmektedir, ancak uyku üzerindeki uzun vadeli etkilerini anlamak ve taşınma etkilerini araştırmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Sonuç olarak, bu pilot çalışma, çoklu sklerozlu bireylerde kronik uykusuzluğun tedavisi için bilinçli farkındalık eğitiminin potansiyelini araştırmada önemli bir adımı temsil eder. Uyku verimliliğinin iyileştirilmesine yönelik birincil hipotez karşılanamasa da, çalışma uyku süresi ve öznel uyku ölçümleri açısından cesaret verici sonuçlar ortaya koydu. Bilinçli farkındalığın yaşam kalitesi ölçümleri üzerindeki olumlu etkileri de, MS hastaları için potansiyel daha geniş faydaları göstermektedir. Ancak, küçük örneklem boyutları ve daha uzun takip dönemlerine ihtiyaç duyulması gibi çalışmanın kısıtlamaları, bu alanda daha fazla araştırma ihtiyacını vurgulamaktadır. Bilinçli farkındalığın uyku üzerindeki uzun vadeli etkilerini anlamak ve çoklu sklerozlu bireylerde uyku bozukluklarına yönelik potansiyel çözümleri keşfetmek, gelecekteki çalışmalarda umut vadetmektedir.
Hazırlayan: Şevval Kurnaz
Akut Lösemili Hastalarda Kemoterapi Sonrası Oral Mukozitin Önlenmesinde Ve Tedavisinde Rekombinant İnsan İnterlökin-11'in Etkinliği
Bu çalışma, akut lösemi hastalarında kemoterapi sonrası oluşan ağız mukozitini önleme ve tedavi etmede rekombinant insan interleukin-11 (rhIL-11) garglesinin etkisini araştırdı. 74 hasta üzerinde yapılan bir deneyde, IL-11 garglesi uygulanan deneysel grup ile sodyum bikarbonat garglesi uygulanan kontrol grubu karşılaştırıldı. Sonuçlar, IL-11 garglesi uygulanan grupta şiddetli mukozit oranının daha düşük olduğunu, mukozitin gelişiminin daha geç olduğunu, ağrı şiddetinin ve süresinin azaldığını, ülserlerin daha hızlı iyileştiğini ve tedavi sonrası T-hücre alt kümesi göstergelerinin daha iyi düzeyde iyileştiğini gösterdi. Bu nedenle, IL-11 garglesinin akut lösemi hastalarında ağız mukozitini hafifletmede ve tedavi sonuçlarını iyileştirmede etkili olduğu sonucuna varıldı.
Hazırlayan: Ceren Sert
Kronik Prostatit/Kronik Pelvik Ağrı Sendromu Olan Hastalarda Prostatex'in Etkinliği Ve Güvenliği. Faz Iv PRESTIGE Çalışmasının Sonuçları
Prostatit ve CPPS tedavisinde etkinliği gösterilen biyoregülatör peptidlerden Prostatex’in etkisi incelenmiştir. 1700 hasta üzerinde yapılan çalışmada, Prostatex’in rektal uygulanmasıyla ağrı şiddetinde belirgin azalma sağlandığı ve CPPS semptomlarının şiddetinin düştüğü gözlemlenmiştir. Tedavi süresince ekspres prostat sekresyonlarındaki lökosit sayısında azalma tespit edilmiş, cinsel fonksiyonun iyileştiği ve idrar analizinin normale döndüğü saptanmıştır. Bu sonuçlar, Prostatex’in kronik prostatit hastalarında ağrı ve diğer semptomları azaltarak cinsel fonksiyonu düzenlediğini göstermektedir. Ancak, daha güvenilir sonuçlar için randomize, kör ve plasebo kontrollü çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Hazırlayan: Ceren Sert
Ölen Donörlerde Heparin Tedavisinin Böbrek ve Karaciğer Alıcılarında Erken Greft Sağkalımına Etkisi: Bir Klinik Deneme Çalışması
Bu çalışma beyin ölümü gerçekleşen donörlerde heparin tedavisinin böbrek ve karaciğer nakillerindeki etkisini araştırdı. Donörler iki gruba ayrıldı ve bir gruba beyin ölümü doğrulandıktan sonra heparin enjeksiyonu uygulandı (vakalar grubu). Diğer grup ise heparin almadı (kontrol grubu). Sonuçlar, heparinin böbrek alıcılarında greft sağkalımını artırabileceğini gösterdi. Ancak, karaciğer greft sağkalımı veya genel bağışlanan organ sayısı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşıldı.
Hazırlayan: Ceren Sert
Bu çalışma, koroner arter hastalığı (KAH) olan hastalarda kardiyovasküler olayların uzun süreli önlenmesi için P2Y12 inhibitörü monoterapisi (clopidogrel veya ticagrelor) ile aspirin monoterapisini karşılaştıran bir meta-analiz yapıldı. 7 farklı deneyden elde edilen verilere dayanan analizde, toplamda 24,325 katılımcı yer aldı. Sonuçlar, P2Y12 inhibitörü monoterapisinin kardiyovasküler olay riskini azaltmada aspirine kıyasla daha etkili olduğunu gösterdi, özellikle miyokard enfarktüsü riskinde azalma sağladı. Ana kanamaya bağlı riskler benzerdi ve P2Y12 inhibitörleriyle genel olarak olumsuz klinik olaylar daha azdı. Çalışma, KAH hastalarında ikincil önlemede P2Y12 inhibitörü monoterapisinin aspirine tercih edilebileceğini önermektedir.
Hazırlayan: Ceren Sert
Bu çalışmanın amacı, serum ürik asit (SUA) düzeyleri ile gestasyonel diyabet mellitusu (GDM) riski arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. 9.815’i GDM olan toplam 80.387 hamile kadını içeren 11 çalışma analiz edildi. Meta-analiz, GDM olan hamile kadınların kontrol grubuna kıyasla anlamlı şekilde daha yüksek SUA düzeylerine sahip olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, yüksek SUA düzeylerinin GDM riskini anlamlı şekilde arttırdığı gözlendi. SUA tespitinin zamanlamasına göre yapılan alt grup analizi, SUA ile GDM riski arasındaki ilişkinin farklı trimesterler boyunca değiştiğini, en güçlü ilişkinin gebeliğin 1. trimesterinde gözlemlendiğini gösterdi.
Sonuç olarak, bu çalışma yüksek SUA düzeyleri ile GDM riski arasında pozitif bir bağlantı bulmuştur, özellikle gebeliğin ilk trimesterinde. Ancak, bu bulguları doğrulamak için daha fazla yüksek kaliteli çalışmaya ihtiyaç vardır.
Hazırlayan: Ceren Sert
Böbrek Nakli Alıcılarında Otojen Mezenkimal Kök Hücre İnfüzyonu Sonrası Periferik Kan Bağışıklık Hücre Bileşimi
Bu makale, böbrek nakli alıcılarında takrolimus çekilmesini kolaylaştırmak için mezenkimal kök hücre (MKH) infüzyonunun etkilerini araştırdı. Çalışmada, periferik kan bağışıklık hücre bileşimi, kitle sitometri kullanılarak analiz edildi. Sonuçlar, MKH tedavisinin 24 haftada belirli CD4+ T hücre kümelerinde artışa (Th2 benzeri ve Th1/Th2 benzeri kümeler), CD4+FoxP3+ düzenleyici T hücrelerinde artışa ve B hücre kümelerinde artışa (sınıf değiştirmiş bellek B hücreleri veya çoğalan B hücreleri) neden olduğunu gösterdi. Ancak, 52 haftada CCR7+CD38+ olgun B hücreleri azalmış ve Tc1 (etkici) bellek sitotoksik T hücre kümelerinde artış gözlenmiştir. Bu bulgular, MKH tedavisi ve takrolimus çekilmesi sonrası bağışıklık yanıtı hakkında değerli bilgiler sağlamakta ve MKH kullanarak kalsinörin inhibitörlerinin ihtiyacını azaltmaya yönelik geliştirilen tedavi stratejilerine katkıda bulunabilir.
Hazırlayan: Oğuzalp Atalay
Akciğer Naklinde Hepatit C Vericilerden Önceden Alınan Antiviral Tedavi Hızlı Ve Sürdürülen Virolojik Yanıt Sağlar
Bu çalışma, hepatit C virüsü (HCV) pozitif vericilerden alınan akciğer nakillerinde, enfekte olmamış alıcılarda önceden alınan doğrudan etkili antiviral tedavinin güvenliğini ve etkinliğini değerlendirmeyi amaçladı. Çalışma, 16 HCV pozitif ve 43 HCV negatif alıcıların dahil olduğu 59 akciğer nakli üzerinde, prospektif, açık etiketli, rastsal olmayan bir pilot deneme yaptı. HCV pozitif alıcılara glekaprevir ve pibrentasvir ile 8 haftalık bir önceden tedavi uygulandı. Sonuçlar, HCV pozitif alıcıların %75’inin HCV viremisi geliştirdiğini, ancak tüm hastaların virüsü ortalama 7 gün içinde temizlediğini gösterdi. 12 ay sonra, tüm sağ kalan HCV pozitif alıcılar sürdürülen virolojik yanıtı korudu ve bir yıllık sağkalım oranları %94 idi. Sadece bir HCV pozitif hastada greft işlev bozukluğu ve çoklu organ yetmezliğinden kaynaklanan ölüm görüldü. HCV pozitif ve HCV negatif alıcılar arasında temel greft işlev bozukluğu, reddetme veya enfeksiyon açısından önemli bir fark bulunmadı. Çalışma, önceden alınan doğrudan etkili antiviral tedavinin hızlı virolojik temizleme ve sürdürülen virolojik yanıt sağladığı sonucuna vararak, akciğer naklinde HCV bulaşını önlemede potansiyeline işaret etti. HCV pozitif alıcılar, HCV negatif alıcılarla benzer sağkalım oranları gösterdi.
Hazırlayan: Oğuzalp Atalay
Prevalans, Hastane İçi Mortalite Ve Spontan Subaraknoid Kanama Sonrası Nörojenik Pulmoner Ödeme İlişkin Faktörler: Sistematik Derleme Ve Meta-Analiz
Bu makale, spontan subaraknoid kanama (SAH) geçiren hastalarda ciddi bir komplikasyon olan nörojenik pulmoner ödemi (NPE) inceleyen sistematik bir derleme ve meta-analizdir. Çalışmada, toplam 3,429 SAH hastasının yer aldığı on üç çalışma analiz edilerek NPE’nin yaygınlığı ve ilişkili risk faktörleri tahmin edilmiştir. NPE’nin birleştirilmiş küresel yaygınlığı %13 olarak bulunmuş, NPE’li hastalarda hastane içi mortalite oranı %47 olarak tespit edilmiştir. Çalışmada, kadın cinsiyeti, daha yüksek WFNS sınıfı, APACHE II skoru ≥ 20, yüksek IL-6 seviyeleri, daha yüksek Hunt ve Hess derecesi, yüksek troponin I, yüksek beyaz kan hücresi sayısı ve elektrokardiyografik anormallikler gibi çeşitli risk faktörleri belirlenmiştir. Çalışma, NPE’nin erken tahmininin ve müdahalesinin hastaların sonuçlarını iyileştirmek için önemini vurgulamaktadır.
Hazırlayan: Oğuzalp Atalay
Beyinde Ekonomik Değer: Becker-DeGroot-Marschak Açık Artırması Kullanarak Willingness-to-Pay'in Meta-analizi
Bu makale, Becker-DeGroot-Marschak (BDM) açık artırması kullanarak karar verme sürecinde oluşan öznel değerleri (SV) inceleyen bir meta-analiz sunmaktadır. BDM açık artırması, SV’yi willingness-to-pay (WTP) aracılığıyla ölçer. Çalışma, 731 katılımcı ile yirmi dört fMRI çalışmasını analiz etti ve sol ventromedial prefrontal korteks, anterior singulat korteks, bilateral ventral striatum, sağ dorsolateral prefrontal korteks, sağ inferior frontal girus ve sağ anterior insula gibi öznel değerleri işlemeye dahil olan temel beyin bölgelerini belirledi. Bulgular, bu bölgelerin mal ve mal değerlendirme sürecinde önemli olduğunu, hedonik ödül yönünden ayrı olduğunu ve aktif değerlendirme görevlerinde seçici olarak devreye girdiğini göstermektedir.
Hazırlayan: Oğuzalp Atalay