"Işık" / 8.Sayfa

Dış Poliklinik Histeroskopi İşlemi Sırasında Ağrı Ve Kaygıyı Azaltmada Müzik Müdahalesinin Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışmaların Sistematik Bir Gözden Geçirilmesi Ve Meta-Analizi

Sistematik derleme ve meta-analiz, müzik müdahalesinin dış merkezde yapılan histerektomi işlemi geçiren hastalardaki ağrı ve kaygı düzeyleri üzerindeki etkisini araştırmayı amaçladı. Sonuçlar, müziğin VAS skorlarına dayalı olarak ağrı düzeylerini ve STAI skorlarına dayalı olarak kaygı düzeylerini azaltmada istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğunu gösterdi. Ancak, gruplar arasında başlangıçtaki kaygı düzeylerinde anlamlı bir fark bulunmadı.

 

Ana bulgu, daha önceki klinik deneylerle uyumluydu ve müzik grubunda analjezik ihtiyacında azalma ve daha düşük ağrı düzeyleri bildirilmişti. Ancak, bazı çalışmalar müziğin ağrı üzerinde olumlu bir etkisini bulamadı, bu durum muhtemelen dahil edilen çalışmalardaki heterojenlik ve farklı kültürel faktörlere bağlı olabilir.

 

Çalışma, müzik müdahalelerinde ses ve görsel ipuçlarını dengelemenin, bilişsel yüklenmeyi önlemek ve stresli durumlarda performansı artırmak açısından önemini vurguladı. Ayrıca, daha güvenilir sonuçlara ulaşmak için daha büyük örneklem büyüklükleri ve karıştırıcı faktörlerle ilgili belirli veriler gerektiğinin altını çizdi.

 

Sonuç olarak, müzik, dış merkezde histerektomi işlemi geçiren hastalarda ağrıyı kontrol etmek için potansiyel bir yöntem olarak gözüküyor, ancak etkinliğini ve en uygun uygulamasını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Hazırlayan: Elif Özge İnan

(Abd-ElGawad M, Abdelsattar NK, Kamel MA, Sabri YA, Fathy EM, El-Moez NA, Abdellatif YS, Metwally AA. The effect of music intervention in decreasing pain and anxiety during outpatient hysteroscopy procedure: a systematic review and meta-analysis of randomized control trials. BMC Womens Health. 2023 Jul 5;23(1):360. doi: 10.1186/s12905-023-02489-8. PMID: 37408035; PMCID: PMC10324128.)

Kritik Uzuv İskemisi (CLI) Olan Hastalarda İnsan Plasental Mezenkimal Kök Hücre Tedavisinin Güvenlik Değerlendirmesi İçin Faz 1 Klinik Çalışma Raporu

Bu çalışmada, kritik uzuv iskemisi (CLI) olan hastalarda plasenta kaynaklı mezenkimal kök hücrelerin (P-MSC’ler) kullanımının fizibilitesi değerlendirilmiştir. Çalışmaya dokuz hasta dahil edilmiş ve iki dozaj grubu (20 × 106 ve 60 × 106 hücre) kullanılmıştır. Sonuçlar, P-MSC’lerin tüm dozajlarının iyi tolere edildiğini ve IL-1 ve IFN-γ serum seviyelerinde önemli bir düşüş olduğunu göstermiştir. Çalışmada P-MSC implantasyonundan sonra istirahat ağrısı, ülser iyileşmesi ve yürüme mesafesinde klinik olarak önemli iyileşmeler tespit edilmiştir. Çalışma, P-MSC’lerin intramüsküler uygulamasının güvenli olduğu ve iyi tolere edildiği, potansiyel olarak fiziksel performansı iyileştirdiği ve CLI hastalarında enflamatuar koşulları en aza indirdiği sonucuna varmıştır.

 

Hazırlayan: Elif Özge İnan

(Shirbaghaee Z, Heidari Keshel S, Rasouli M, Valizadeh M, Hashemi Nazari SS, Hassani M, Soleimani M. Report of a phase 1 clinical trial for safety assessment of human placental mesenchymal stem cells therapy in patients with critical limb ischemia (CLI). Stem Cell Res Ther. 2023 Jul 5;14(1):174. doi: 10.1186/s13287-023-03390-9. PMID: 37408043; PMCID: PMC10324209.)

Nörofibromatozis Tip 1 İle Ilişkili Rezeke Edilemeyen Pleksiform Nörofibromları Olan Yetişkinlerde FCN-159'un Güvenliliğini, Tolere Edilebilirliğini, Farmakokinetiğini Ve Anti-Tümör Aktivitesini Değerlendirmek İçin Faz 1 Doz Yükseltme Çalışması

Bu çalışma, nörofibromatozis tip 1 (NF1) ile ilişkili pleksiform nörofibromanın (PN) tedavisinde sıklıkla kullanılan cerrahi yöntemin etkisiz olduğu durumlarda, yeni bir ilaç olan FCN-159’un güvenilirliğini ve etkinliğini incelemiştir. Çalışma, 19 hastayı kapsayan bir araştırma olup, FCN-159’un günlük dozlarda kullanıldığında PN üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir.

 

Sonuçlara göre, FCN-159 tedavisi 8 mg günlük doza kadar iyi tolere edilebilmiştir ve çoğunlukla hafif yan etkilere neden olmuştur. Bu ilaç, NF1 ile ilişkili PN’li hastalarda tümör boyutunu azaltmada olumlu sonuçlar vermiştir. Bu nedenle, FCN-159’un bu hastalarda umut verici bir tedavi seçeneği olduğu düşünülmektedir ve daha fazla araştırma yapılması önerilmektedir.

 

Hazırlayan: Elif Özge İnan

(Hu X, Li W, Zeng K, Xu Z, Li C, Kang Z, Li S, Huang X, Han P, Lin H, Hui AM, Tan Y, Diao L, Li B, Wang X, Wu Z, Lin X. Phase 1 dose-escalation study to evaluate the safety, tolerability, pharmacokinetics, and anti-tumor activity of FCN-159 in adults with neurofibromatosis type 1-related unresectable plexiform neurofibromas. BMC Med. 2023 Jul 3;21(1):230. doi: 10.1186/s12916-023-02927-2. PMID: 37400844; PMCID: PMC10318822.)

Zigomatik İmplantlarla Uzun Dönem Tedavi Sonuçları: Sistematik Bir İnceleme Ve Meta-Analiz

Bu çalışmada, ZI başarısı, protezlerin sağkalımı, sinüs patolojisi ve hasta tarafından bildirilen sonuçlar dahil olmak üzere zigomatik implantların (ZI) uzun vadeli sağkalım oranları üzerine sistematik bir inceleme ve meta-analiz yapılmıştır. İnceleme, titanyum/titanyum alaşımlı ZI sağkalım verilerini, ZI destekli protez verilerini ve diğer implant tedavileriyle doğrudan karşılaştırılan ZI’ları bildiren çalışmaları içermiştir. Minimum 3 yıllık takip süresi ve minimum 10 hasta sayısı dahil edilmiştir. Uzun süreli takip en az 3 yıl olarak tanımlanmış ve ZI başarısı biyolojik veya nörolojik komplikasyon olmaksızın ZI sağkalımı olarak tanımlanmıştır. ZI sağkalımı, başarısızlık insidansı, ZI başarısı, yükleme protokolü, protez sağkalımı ve sinüzit prevalansı için rastgele etki modelleri kullanılarak meta-analizler yapılmıştır. ZI başarısı, protez başarısı ve hasta tarafından bildirilen sonuç ölçümleri için tanımlayıcı analiz kullanılmıştır.

 

Sonuçlar, ZI’ların geleneksel implantlarla karşılaştırılabilir uzun vadeli sağkalım süresine sahip olduğunu ve hemen yüklemenin gecikmeli yüklemeye göre sağkalımda istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Protez sağkalımı, benzer komplikasyonlarla birlikte, konvansiyonel implantlarla desteklenen protezlerinkine benzerdi. Sinüzit en sık karşılaşılan biyolojik komplikasyondu ve hastalar ZI kullanımı ile sonuç ölçümlerinde iyileşme bildirdiler.

Hazırlayan: Elif Özge İnan

(Brennand Roper M, Vissink A, Dudding T, Pollard A, Gareb B, Malevez C, Balshi T, Brecht L, Kumar V, Wu Y, Jung R. Long-term treatment outcomes with zygomatic implants: a systematic review and meta-analysis. Int J Implant Dent. 2023 Jul 5;9(1):21. doi: 10.1186/s40729-023-00479-x. PMID: 37405545; PMCID: PMC10322814.)

Erken Müdahale, Sfenopalatin Ganglionda (Xinwu Akupunktur Noktası) Stimülasyon Yoluyla Mevsimsel Alerjik Rinite Klinik Yanıtları İyileştirir

Bu çalışmada, mevsimsel alerjik rinit (SAR) hastalarında erken müdahale ile sphenopalatine ganglion (Xinwu akupunktur noktası) stimülasyonunun etkisi incelenmiştir. 41 SAR gönüllüsü, alerji mevsimi başlamadan 4 hafta önce iki gruba ayrılmıştır: bir gruba sphenopalatine ganglion akupunkturu ve ilave akupunktur (SPG grubu), diğerine sahte-SPG akupunktur ve ilave akupunktur (SA grubu) verilmiştir. Çalışmaya katılan dört hasta yan etkiler nedeniyle çekilmiştir. Geri kalan 37 hasta arasında, SPG grubundaki hastaların alerji mevsiminin ilk haftasında hapşırma, burun tıkanıklığı ve kaşıntı semptomlarının SA grubuna göre anlamlı derecede daha az olduğu görülmüştür. Ayrıca, SPG grubu, semptomların başlangıcında elde edilen Rhinoconjunctivitis Quality of Life Questionnaire (RQLQ) skorunda SA grubuna göre daha belirgin bir iyileşme göstermiştir. Bu çalışmanın sonuçları, sphenopalatine ganglion stimülasyonunun erken müdahalede SAR hastalarının semptomlarını ve yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebileceğini doğrulamaktadır.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Yuhao G, Liangran H, Lei Z, Wei Y, Lixia H, Wei L, Yuyan F. Early intervention improves clinical responses to seasonal allergic rhinitis by stimulation in sphenopalatine ganglion (Xinwu acupoint). J Tradit Chin Med. 2023 Aug;43(4):787-794. doi: 10.19852/j.cnki.jtcm.20230524.001. PMID: 37454264; PMCID: PMC10320438.)

Papiller Tiroid Karsinomunda Matriks Metalloproteinaz-9 Ekspresyonunun Klinik Önemi: Bir Meta-Analiz

Bu çalışmanın amacı, papiller tiroid karsinomunda (PTC) matrix metalloproteinaz-9 (MMP-9) ifadesi ile çeşitli patolojik belirteçler arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Araştırmacılar, PubMed, Embase, CNKI ve Web of Science veritabanlarından elde edilen 1433 PTC hastasının verilerini kullanarak bir meta-analiz gerçekleştirdi. Yapılan istatistiksel analizler, MMP-9 ifadesi ile lenf nodu metastazı (LNM), tümör boyutu ve TNM evresi arasında önemli ilişkiler olduğunu gösterdi. Ancak MMP-9 ifadesi ile cinsiyet ve yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Bu bulgulara göre, MMP-9 PTC hastaları için güvenilir bir prognostik belirteç olabilir. Bununla birlikte, araştırmacılar bu sonuçları desteklemek için daha fazla yüksek kaliteli çalışmanın gerekliliğine işaret etmektedirler.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Wen J, Qin X, Zhang J, Wu X, Yan X, Lu K, Yang P, Ji S, Zhao X, Wang Y. Clinical significance of matrix metalloproteinase-9 expression in papillary thyroid carcinoma: a meta-analysis. World J Surg Oncol. 2023 Jul 26;21(1):225. doi: 10.1186/s12957-023-03101-x. PMID: 37496069; PMCID: PMC10369753.)

HIV-1 için Uzun Süreli Enjekte Edilebilir Ajanların Güvenliği ve Etkinliği: Sistematik İnceleme ve Meta-Analiz

Bu makale, HIV-1 enfeksiyonunun önlenmesi ve tedavisinde kullanılan uzun etkili antiretroviraller (LA-ARV’ler) olan kabotegravir (CAB-LA) ve rilpivirin (RPV-LA) in güvenilirliği ve etkinliğini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada 10,957 kişiyi içeren 12 deneme incelenmiştir. CAB-LA ve RPV-LA, olumsuz etki açısından plaseboya benzer bir güvenlik profili sergilemiştir. CAB-LA, standart tedaviye göre HIV-1 önleme etkisinde daha iyidir. CAB-LA+RPV-LA, uzun süreli virolojik baskılamayı koruyarak günlük oral ilaçlarla benzer etkinlik gösterir. HIV ile yaşayanların büyük bir çoğunluğu LA-ARV’leri tercih etmektedir. Ancak, bu ilaçların etkinliğini doğrulamak için daha fazla deneye ihtiyaç vardır.

 

Hazırlayan: Ceren Sert

(Wang W, Zhao S, Wu Y, Duan W, Li S, Li Z, Guo C, Wang W, Zhang T, Wu H, Huang X. Safety and Efficacy of Long-Acting Injectable Agents for HIV-1: Systematic Review and Meta-Analysis. JMIR Public Health Surveill. 2023 Jul 27;9:e46767. doi: 10.2196/46767. PMID: 37498645.)

Aspirin Tüketimi İle Hepatoselüler Karsinom Arasındaki İlişki: Sistematik Bir Derleme Ve Meta-Analiz

Bu meta-analizde, aspirin tüketimi ile hepatoselüler karsinom (HCC) arasındaki ilişki incelenmiştir. Toplam 19 çalışma, 2.2 milyondan fazla hastayı içermektedir. Sonuçlar, aspirin kullananların HCC riskinin %30 daha düşük olduğunu göstermiştir. Asya ve Batı ülkelerinde aspirin, sırasıyla %19 ve %33 oranında HCC riskini azaltmıştır. Ayrıca, HBV ve HCV enfeksiyonu olan hastalarda da HCC riskini azaltıcı etkisi gözlenmiştir. Bununla birlikte, kronik karaciğer hastalığı olanlarda gastrointestinal kanama riski artmıştır. Hassasiyet analizi sonuçları desteklemiştir. Bu bulgular, aspirinin genel nüfus ve kronik karaciğer hastalığı olanlarda HCC riskini azaltabileceğini göstermektedir. Ancak, yan etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Hazırlayan: Ceren Sert

(Wang S, Zuo L, Lin Z, Yang Z, Chen R, Xu Y. The relationship between aspirin consumption and hepatocellular carcinoma: a systematic review and meta-analysis. Eur J Med Res. 2023 Jul 8;28(1):226. doi: 10.1186/s40001-023-01204-5. PMID: 37422691; PMCID: PMC10329378.)

Tip II ve Tip I Bipolar Bozukluğun Durumu: Meta-Analizlerle Sistematik İnceleme

Bu makale, Type II bipolar bozukluğu (BD2) ile Type I bipolar bozukluğu (BD1) karşılaştıran bir incelemeyi özetliyor. İnceleme, 52.631 BD1 hastası ve 37.363 BD2 hastasını içeren 36 raporu kapsamış ve toplamda 89.994 bireyi, ortalama 14.6 yıl boyunca izlemiştir. Karşılaştırma 21 faktöre odaklanmıştır.

Bulgular, BD2’nin BD1’e kıyasla çeşitli belirgin özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. BD2 hastalarının BD1 hastalarına göre ek psikiyatrik teşhislerde daha fazla oranda, yılda daha fazla depresyon yaşamaları, hızlı döngü (sık ve ani ruh hali değişiklikleri) yaşamaları, daha güçlü bir aile öyküsüne sahip olmaları, kadın cinsiyette daha fazla olmaları ve yaygın olarak antidepresan ilaçlarla tedavi edilmeleri gibi özellikleri bulunmaktadır. Öte yandan, BD2 hastaları daha az oranda lityum veya antipsikotik tedavisi almaktadır, daha az hastaneye yatma ya da psikotik belirtiler yaşama eğilimindedir ve BD1 hastalarına göre daha düşük işsizlik oranına sahiptirler.

Ancak, eğitim, başlangıç yaşları, medeni durum, [hipo]manilerin sıklığı (aşırı yüksek ruh hali dönemleri), intihar girişimi riski, madde kullanım bozuklukları, tıbbi eşlik eden hastalıklar veya psikoterapiye erişim konusunda iki grup arasında anlamlı farklar gözlenmemiştir.

Raporlanan BD2 ve BD1 karşılaştırmalarında bazı farklılıklar tespit edilmiş olmasına rağmen, çalışmanın genel bulguları iki tip bipolar bozukluğun birçok tanımlayıcı ve klinik yönü açısından önemli farklılıklar gösterdiğini düşündürmektedir. BD2’nin daha iyi klinik tanınma ve tedavisinin optimize edilmesine yönelik daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu sonucuna varılmıştır.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Hernandorena CV, Baldessarini RJ, Tondo L, Vázquez GH. Status of Type II vs. Type I Bipolar Disorder: Systematic Review with Meta-Analyses. Harv Rev Psychiatry. 2023 Jul-Aug 01;31(4):173-182. doi: 10.1097/HRP.0000000000000371. PMID: 37437249.)

Kalp Yetmezliği Olan Hastalarda Anjiyotensin Reseptörü Neprilisin Inhibisyonunun (ARNI) Etkinlik Ve Güvenlik Analizi: Gerçek Dünyadan Retrospektif Bir Çalışma

Bu çalışma, Güneybatı Sichuan Eyaleti’nde kalp yetmezliği hastalarında Angiotensin Receptor-Neprilysin Inhibitor (ARNI) tedavisinin etkinliğini ve güvenilirliğini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmacılar, Temmuz 2017 ile Haziran 2021 tarihleri arasında ARNI tedavisi alan hastaların verilerini analiz etmiş ve standart tedavi alanlarla sonuçları karşılaştırmışlardır. Çalışmaya 778 hasta eğilim puanı eşleştirmesi ile dahil edilmiştir. Sonuçlar, ARNI tedavisi alan hastaların kalp yetmezliği nedeniyle yeniden yatış oranının (%8.7) standart tedavi alanlara göre anlamlı derecede daha düşük olduğunu (%14.5) göstermiştir. Ayrıca, ARNI tedavisi sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) yüksek olan hastalarda ve düşük olan hastalarda daha yüksek oranda kullanılmıştır. ARNI tedavisi ile birleştirilen diğer tedavilere kıyasla sistolik kan basıncında daha büyük bir azalma sağlanmıştır ve olumsuz olay riski artmamıştır. Çalışma ayrıca, ARNI tedavisi alan kalp yetmezliği hastalarında yaş ve kalp fonksiyonuna bağlı olarak yeniden yatış oranları arasında ilişki olduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak, ARNI tedavisi, kalp yetmezliği hastalarının klinik belirtilerini düzeltebilir ve yeniden yatış riskini azaltabilirken, yaş ve kalp fonksiyonu gibi bazı faktörler, tedaviye yanıtı etkileyebilir.

 

Hazırlayan: Ceren Sert

(Wang X, Pu J, Wang G, Xu H, Liu L, Li Z, Qin R, Zhao X, Li M, Hao Z, Hu H. Efficacy and safety analysis of angiotensin receptor neprilysin inhibition(ARNI)in patients with heart failure: a real-world retrospective study. BMC Cardiovasc Disord. 2023 Jul 10;23(1):343. doi: 10.1186/s12872-023-03374-w. PMID: 37430227; PMCID: PMC10334639.)