"Işık" / 2.Sayfa

Çay Tüketimi Ve Bunun Demans Riski İle İlişkisi: İleriye Dönük Kohort Çalışmalarının Bir Meta-Analizi

Meta-analiz, 410.951 katılımcıyı içeren yedi ileriye dönük kohort çalışmasını kapsayarak çay tüketimi ile bunama riski arasındaki ilişkiyi inceledi. Sonuçlar, çay tüketiminin, Alzheimer hastalığı (AH) ve vasküler demans (VD) dahil olmak üzere tüm nedenlere bağlı bunama riskinde önemli bir azalmayla ilişkili olduğunu gösterdi; bu azalma yaklaşık olarak %29, %12 veya daha fazla %25 idi. Bulgular, çay tüketiminin bunama önleyici bir etkisi olabileceğini göstermekte ve önceki araştırmalarla uyumludur.

 

Çalışma aynı zamanda alt grup analizleri gerçekleştirdi ve çay içmenin, fiziksel aktivitesi daha az olan, yaşları daha ileri, APOE taşıyıcıları ve sigara içenler gibi nüfus gruplarında bunama riskini azaltma konusunda daha faydalı bir etkiye sahip olduğunu buldu. Ancak ilginç bir şekilde, çay içmenin daha sık olması, bunama karşı koruyucu etkinin azaldığı gözlemlendi. Bu bulgular, bunamaya karşı önleyici stratejiler geliştirme konusunda değerli bilgiler sunmaktadır.

 

Çalışma, çay tüketimi ile bunama riski arasındaki potansiyel mekanizmaları araştırdı. Çay, polifenoller, teanin, kafein ve teaflavinler gibi çeşitli biyoaktif bileşikleri içerir; bunlar AH ve VD’nin patofizyolojik mekanizmalarını etkileme potansiyeline sahiptir. Örneğin, çay polifenollerinin ana bileşenlerinden biri olan EGCG, AH ile ilişkili olan Aβ adlı bir proteini azaltma potansiyeli için incelenmiştir. Çay tüketimi ayrıca nörokoruyucu etkiler, antioksidan özellikler ve iltihaplanma tepkilerini düzenleme ile bağlantılıdır.

 

Makale, yeşil çay ve siyah çay gibi farklı çay türlerinin, tüm nedenlere bağlı demans, AH ve VD riskini azaltabileceğini vurguladı. Ancak, çalışmalarda çay tüketimine yönelik standart bir açıklamanın olmaması, çay tüketimine dayalı alt grup analizi yapmayı zorlaştırmıştır. Bununla birlikte, kanıtlar, ortalama üç bardak çay içmenin, demans riskini azaltmada en etkili olabileceğini göstermektedir.

 

Genel olarak, bu meta-analiz, çay tüketiminin demans riskini azaltmada potansiyel faydalarını destekleyen güçlü kanıtlar sunmaktadır. Özellikle orta yaşlı ve yaşlı bireylerin günlük rutinlerine çay eklemesi, beyin sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilecek basit ve erişilebilir bir yaşam tarzı değişikliği olabilir ve potansiyel olarak demansın önlenmesine yardımcı olabilir.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Jiang N, Ma J, Wang Q, Xu Y, Wei B. Tea intake or consumption and the risk of dementia: a meta-analysis of prospective cohort studies. PeerJ. 2023 Jul 18;11:e15688. doi: 10.7717/peerj.15688. PMID: 37483967; PMCID: PMC10361076.)

Farklı Aerobik Egzersizlerin Hafif Bilişsel Bozukluğu Olan Yaşlıların Küresel Bilişsel İşlevi Üzerindeki Etkileri: Bir Meta-Analiz

Bu çalışma, hafif bilişsel bozukluğu olan yaşlı insanların bilişsel fonksiyonları üzerine farklı türlerde aerobik egzersizin etkilerini incelemiştir. 1680 hastanın dahil olduğu 20 rastgele kontrollü deneme verilerini analiz etmiştir. Sonuçlar, çok bileşenli aerobik egzersizin ve zihin-bedensel egzersizin bilişsel fonksiyonu geliştirmede faydalı olduğunu gösterirken, konvansiyonel aerobik egzersizin karışık sonuçlar verdiğini göstermiştir. Genel olarak, zihin-bedensel egzersizin diğer türlerine kıyasla bilişsel fonksiyonları artırmada daha güvenilir olduğu bulunmuştur.

Hazırlayan: Şevval Kurnaz

(Han C, Sun W, Zhang D, Xi X, Zhang R, Gong W. Effects of different aerobic exercises on the global cognitive function of the elderly with mild cognitive impairment: a meta-analysis. BMJ Open. 2023 Jun 30;13(6):e067293. doi: 10.1136/bmjopen-2022-067293. PMID: 37399446; PMCID: PMC10314475.)

Postmenopozal Kadınlarda Normal Serum Tiroid Uyarıcı Hormon Aralığı İle Kemik Mineral Yoğunluğu Arasındaki İlişkinin Sistematik Bir İncelemesi

Bu çalışma, normal tiroid fonksiyonuna sahip menopoz sonrası kadınlarda tiroid uyarıcı hormon (TSH) düzeyleri ile kemik sağlığı arasındaki ilişkiyi analiz etti. Sonuçlar, daha yüksek TSH düzeylerinin daha iyi kemik yoğunluğu ile ilişkili olduğunu gösterdi. Normal aralıkta bile olsa, TSH düzeyi 2.5 mIU/L üzerinde olan kadınların osteoporoz riski daha düşüktü.

 

Sonuç olarak, menopoz sonrası kadınlar için daha yüksek TSH düzeylerinin kemik sağlığı için faydalı olabileceği düşünülmektedir.

Hazırlayan: Şevval Kurnaz

(Zhu X, Li M, Dong X, Liu F, Li S, Hu Y. A systematic review of the relationship between normal range of serum thyroid-stimulating hormone and bone mineral density in the postmenopausal women. BMC Womens Health. 2023 Jul 5;23(1):358. doi: 10.1186/s12905-023-02488-9. PMID: 37407957; PMCID: PMC10320894.)

Diyabet İlaçları Ve Kanser Riski İlişkileri: Son 10 Yılın Kanıtları Üzerine Sistematik Derleme Ve Meta-Analiz

Bu makale, son 10 yıl içinde diyabet ilaçları ile belirli kanser türleri arasındaki ilişkileri inceleyen bir sistematik derleme ve meta-analiz sunmaktadır. Çalışmada, 171 milyon katılımcıyı içeren 92 çalışma analiz edilmiştir. Biguanid kullananların kolorektal ve karaciğer kanserleri ile ters ilişkileri gözlenmiştir, thiazolidinediones ise meme, akciğer ve karaciğer kanserleri için daha düşük riskle ilişkilendirilmiştir. İnsülinler meme ve prostat kanseri riskleri ile olumsuz ilişkilendirilmiştir. İnsülin sekretagogları ile pankreas kanseri arasında ve insülinler ile karaciğer ve pankreas kanserleri arasında pozitif ilişkiler bulunmuştur. Genel olarak, biguanid ve thiazolidinedione kullanımı hiç risk taşımamış veya olası düşük kanser riski göstermiştir, ancak insülin sekretagogu ve insülin kullanımı pankreas kanseri riski ile ilişkilendirilmiştir.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Chen Y, Mushashi F, Son S, Bhatti P, Dummer T, Murphy RA. Diabetes medications and cancer risk associations: a systematic review and meta-analysis of evidence over the past 10 years. Sci Rep. 2023 Jul 22;13(1):11844. doi: 10.1038/s41598-023-38431-z. PMID: 37481610; PMCID: PMC10363143.)

Omega-3 Yağ Asidi Biyobelirteçleri ve Atriyal Fibrilasyon

Bu çalışma omega-3 yağ asitleri ile atriyal fibrilasyon (AF) arasındaki ilişkiyi araştırdı. Araştırmacılar, 54.799 katılımcıdan elde edilen verileri içeren 17 olası kohort çalışmasını analiz etti ve daha yüksek düzeylerde DPA, DHA ve EPA+DHA’nın olay esnasında AF riskini azalttığını buldular. Ancak, EPA düzeyleri AF riski ile ilişkili değildi. Genel olarak, çalışma, omega-3 yağ asitlerinin alışkanlık halindeki diyet alımının AF riski açısından güvenli olduğunu ve adverse koroner olayları önlemedeki bilinen faydaları nedeniyle balık/omega-3 yağ asidi tüketimini desteklediğini önermektedir.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Qian F, Tintle N, Jensen PN, Lemaitre RN, Imamura F, Feldreich TR, Nomura SO, Guan W, Laguzzi F, Kim E, Virtanen JK, Steur M, Bork CS, Hirakawa Y, O’Donoghue ML, Sala-Vila A, Ardisson Korat AV, Sun Q, Rimm EB, Psaty BM, Heckbert SR, Forouhi NG, Wareham NJ, Marklund M, Risérus U, Lind L, Ärnlöv J, Garg P, Tsai MY, Pankow J, Misialek JR, Gigante B, Leander K, Pester JA, Albert CM, Kavousi M, Ikram A, Voortman T, Schmidt EB, Ninomiya T, Morrow DA, Bayés-Genís A, O’Keefe JH, Ong KL, Wu JHY, Mozaffarian D, Harris WS, Siscovick DS; Fatty Acids and Outcomes Research Consortium (FORCE). Omega-3 Fatty Acid Biomarkers and Incident Atrial Fibrillation. J Am Coll Cardiol. 2023 Jul 25;82(4):336-349. doi: 10.1016/j.jacc.2023.05.024. PMID: 37468189.)

Kardeşler Ve Alerjik Rinit Riski: Sistematik Bir Gözden Geçirme Ve Meta-Analiz

Bu çalışma, “hijyen hipotezi”ne dayanarak alerjik rinit gibi atopik hastalıkların yaygınlığının artışı ve sibship kompozisyonunun (doğum sırası ve kardeş sayısı) koruyucu bir faktör olarak rolünü incelemiştir. Yapılan analizler, ikinci veya daha sonraki doğan çocukların alerjik rinite karşı daha iyi korunduğunu ve kardeş sahibi olmanın da alerjik rinit riskini azalttığını göstermiştir. Bu koruyucu etkiler yaş, zaman periyodu ve coğrafi bölgelerde tutarlı kalmıştır. Sonuç olarak, bu çalışma, daha yüksek doğum sırasının ve kardeş sayısının alerjik rinit riskini azaltabileceğini ortaya koymaktadır.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Lisik D, Ermis SSÖ, Ioannidou A, Milani GP, Nyassi S, Spolidoro GCI, Kankaanranta H, Goksör E, Wennergren G, Nwaru BI. Siblings and risk of allergic rhinitis: A systematic review and meta-analysis. Pediatr Allergy Immunol. 2023 Jul;34(7):e13991. doi: 10.1111/pai.13991. PMID: 37492922. )

Prostat Kanseri Riskini Tahmin Etmek İçin Serum Lipid Bazlı Nomogramın Oluşturulması Ve Doğrulanması

Bu çalışma, prostat kanseri teşhisini iyileştirmek ve öngörü modeli geliştirmek amacıyla serum lipid düzeylerini klinik belirtilerle birleştiren bir araştırmayı ele almaktadır. Araştırmacılar, yüksek PSA seviyeleri veya anormal DRE sonucu ile prostat biyopsisi yapılan 548 hastanın verilerini geriye dönük olarak incelemişlerdir. Eğitim ve doğrulama gruplarına ayrılan hastaların verileri kullanılarak, öngörü modeli oluşturulmuştur ve bu model yüksek öngörü performansı göstermiştir. Çok değişkenli lojistik regresyon analizleri, toplam PSA, f/tPSA, PSAD, TG, LDL, DRE ve TRUS gibi bazı bağımsız risk belirteçlerinin prostat kanseri için önemli öngörücüler olduğunu belirtmiştir. Karar eğrisi analizi, öngörü modelinin yalnızca PSA kullanmaktan daha iyi sonuçlar sağladığını göstermiştir. Ayrıca, serum lipid düzeyleri ve klinik belirtileri birleştiren Nomogram, prostat kanserini tahmin etmede başarılı bir değerlendirme aracı olarak gözükmüştür. Bu çalışmanın sonuçları, daha kişiselleştirilmiş ve etkili tanı stratejilerinin belirlenmesine katkı sağlayabilir.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Feng F, Zhong YX, Chen Y, Lin FX, Huang JH, Mai Y, Zhao PP, Wei W, Zhu HC, Xu ZP. Establishment and validation of serum lipid-based nomogram for predicting the risk of prostate cancer. BMC Urol. 2023 Jul 14;23(1):120. doi: 10.1186/s12894-023-01291-w. PMID: 37452418; PMCID: PMC10349516.)

Bağırsak Mikroplarının İnsan Yaşamı Boyunca Cinsiyete Dayalı Kalıcılığı İçin Genetik Stratejiler

Bu çalışma, insan gelişimi sırasında bağırsak mikrobiyomundaki dinamik değişiklikleri tür düzeyinde incelemektedir. Araştırmacılar, sağlıklı bireylerin 12.415 dışkı mikrobiyomundan elde edilen shotgun metagenomik dizileme verilerini analiz ederek, bağırsak mikrobiotasının insan ömrü boyunca nasıl evrildiğini anlamak için kullanmışlardır. Ortaya çıkan detaylı uzunlamasına meta-analiz, Bifidobacterium bifidum ve Bifidobacterium longum subsp. longum gibi yaygın, anneden miras kalan türlere ait bazı suşların ev sahibi cinsiyeti ile ilişkili olarak sürekli var olduğunu göstermektedir. Daha fazla analiz ve deneyler, özellikle bakteriyel glikozil hidrolazların ev sahibi-şeker metabolizması ile ilgili olarak kadınlarda erkeklere göre daha verimli bir kolonizasyona katkıda bulunabileceğini ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular, kadınlarda önemli mikrobiyal taksonların seçici olarak kalıcılığına yol açan eski bir cinsiyet özgü ev sahibi-mikrop evrimini işaret etmektedir ve bunların gelecek nesillere dikey olarak geçebileceği düşünülmektedir.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Tarracchini C, Alessandri G, Fontana F, Rizzo SM, Lugli GA, Bianchi MG, Mancabelli L, Longhi G, Argentini C, Vergna LM, Anzalone R, Viappiani A, Turroni F, Taurino G, Chiu M, Arboleya S, Gueimonde M, Bussolati O, van Sinderen D, Milani C, Ventura M. Genetic strategies for sex-biased persistence of gut microbes across human life. Nat Commun. 2023 Jul 14;14(1):4220. doi: 10.1038/s41467-023-39931-2. PMID: 37452041; PMCID: PMC10349097.)

Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi ile Bel Ağrısı Yönetimi: Sistematik Bir Derleme ve Meta-Analiz

Bu makale, yetişkin hastalarda bel ağrısını yönetmek için yüksek yoğunluklu lazer tedavisi (HILT) kullanımı üzerine sistematik bir derleme ve meta-analiz sunmaktadır. Araştırmacılar rastgele kontrollü çalışmaları araştırdı ve HILT’in ağrı şiddeti, engellilik ve esneklik puanları üzerindeki etkisini değerlendirdi. Meta-analiz, HILT’in bel ağrısı hastalarında ağrı şiddetini azaltmada etkili olduğunu ve aynı zamanda engellilik puanlarını iyileştirdiğini gösterdi. Sonuçlar, HILT’in yetişkinlerde bel ağrısını yönetmek için umut verici bir tedavi seçeneği olabileceğini göstermektedir.

Hazırlayan: Oğuzalp Atalay

(Abdildin Y, Tapinova K, Jyeniskhan N, Viderman D. High-intensity laser therapy in low back pain management: a systematic review with meta-analysis. Lasers Med Sci. 2023 Jul 26;38(1):166. doi: 10.1007/s10103-023-03827-w. PMID: 37493840.)

Evre III Kolon Kanserinde Erken Ve Geleneksel Adjuvan Kemoterapinin Kısa Vadeli Sonuçları: Randomize Klinik Çalışma

Bu makalede, evre III kolon kanseri hastalarında erken dönem adjuvan kemoterapinin geleneksel adjuvan kemoterapi ile kıyaslandığı bir faz III denemesinin sonuçları sunulmuştur. Çalışma, adjuvan kemoterapinin güvenli ve etkili bir şekilde ne zaman başlatılacağı konusunda kanıtların eksik olduğunu belirtmektedir. Araştırmada, erken dönem adjuvan kemoterapinin ameliyat sonrası 10-14 günler arasında verildiği ve geleneksel adjuvan kemoterapinin ise 24-28 günler arasında uygulandığı görülmüştür. İki tedavi yöntemi arasında toksisite, cerrahi komplikasyonlar ve yaşam kalitesi açısından anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Bu sonuçlar, evre III kolon kanseri hastalarında adjuvan kemoterapinin ameliyat sonrası 2 hafta sonra güvenli bir şekilde başlatılabileceğini göstermektedir.

Hazırlayan: Ceren Sert

(Lee KH, Park SY, Song SH, Kim HJ, Kim JG, Kang BW, Lee IK, Lee YS, Kim SH, Baek SK, Bae SU, Son GM, Bae KB, Choi GS, Park JS, Kim JY. Short-term outcomes of Early versus conventional adjuvant chemotherapy in stage III colon cancer: randomized clinical trial. BJS Open. 2023 Oct 3;7(4):zrad064. doi: 10.1093/bjsopen/zrad064. PMID: 37439066; PMCID: PMC10338899.)