"Sekans" / 2.Sayfa
Nöromusküler Elektriksel Stimülasyonun Glisemik Kontrol Üzerindeki Etkileri: Bir Sistematik İnceleme Ve Meta-Analiz
Bu sistematik inceleme ve meta-analiz, nöromusküler elektriksel stimülasyonun (NMES) glikemik kontrol üzerindeki etkisini araştırmayı amaçladı. Bulgular, NMES’nin akut uygulamasının glukoz kullanımını artırabileceğini, NMES’nin kronik kullanımının ise özellikle fiziksel engelliler veya tip 2 diyabet (T2D), obezite veya omurilik yaralanması (SCI) gibi metabolik bozukluklara sahip populasyonlarda glikemik kontrolü geliştirmede etkili olduğunu önermektedir.
NMES, kas kasılmalarını indüklemek ve kas atrofisini önlemek için kullanılan bir tekniktir. NMES’den gelen elektrik akımı, hareket potansiyellerini taklit ederek kas kasılmasını tetikler. NMES, enerji harcamasını ve glukoz alımını artırma potansiyeline sahiptir, bu da glikemik kontrolde kullanışlıdır. Çalışmalar, NMES ile indüklenen kas kasılmalarının insüline bağımsız olarak glukoz alım yollarını aktive edebileceğini göstermektedir; bu, insülin direnci veya T2D’li bireyler için hayati önem taşır.
NMES’nin glikemik kontrol üzerindeki akut etkileri, düşmüş kan glukoz seviyeleri, artmış glukoz kullanımı ve yükseltilmiş laktat üretimi içermektedir. NMES’nin etkinliği hem sağlıklı bireylerde hem de T2D veya SCI hastalarında gözlemlenmiştir. NMES’nin kronik glikemik kontrol üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Longitudinal çalışmalar, kronik NMES müdahaleleriyle glikemik kontrolde iyileşmeleri göstermiştir. Çalışmalar, obezite, T2D, SCI ve kistik fibrozis popülasyonlarında daha iyi glikemik kontrolü gösteren düşmüş açlık kan glukoz seviyelerini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, normoglisemik popülasyonlarda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
NMES’nin altstrat kullanımı ve vücut kompozisyonu üzerindeki etkileri de araştırılmıştır. NMES’nin potansiyel olarak tüm vücut yağ oksidasyonunu ve metabolik esnekliği artırabileceği gözlemlenmiştir, bu da insülin duyarlılığının göstergeleridir. Ancak, kronik NMES’nin bu yönler üzerindeki etkilerine dair sınırlı veri bulunmaktadır.
Belirli NMES protokolleri henüz kesin olarak belirlenmemiş olsa da, düşük ve yüksek yoğunluklu NMES’nin farklı frekansta etkili olduğu gözlenmiştir. Güvenlik, tolerabilite ve bireysel kısıtlamalar gibi faktörler, NMES müdahalelerini tasarlarken dikkate alınmalıdır. Gelecekteki çalışmalar, farklı popülasyonlar için ideal NMES protokollerini araştırmalı ve genel kardiyovasküler sağlık üzerindeki etkilerini incelemelidir.
Sonuç olarak, sistematik inceleme ve meta-analiz, NMES’nin özellikle metabolik bozukluklara veya fiziksel kısıtlamalara sahip populasyonlarda glikemik kontrolü etkili bir şekilde artırma potansiyeline sahip olduğunu önermektedir. Bu bulgular, çeşitli populasyonlarda glikemik kontrolü artırmak için alternatif bir terapötik yaklaşım olarak NMES üzerine gelecekteki çalışmalar için bir temel sağlamaktadır.
Hazırlayan: Ceren Sert
Multipl Skleroz Başlangıcından Önce Travmatik Beyin Hasarı: Nörolojik Bozuklukların Ilerlemesi Ve Beyin Omurilik Sıvısının Patobiyokimyasal Belirteçleri İle İlişki
Rusya’da yapılan bir çalışmada, multipl skleroz (MS) başlangıcından önceki travmatik beyin hasarının (TBI) nörolojik bozuklukların ve beyin omurilik sıvısı belirteçlerinin ilerlemesini etkileyebileceği bulunmuştur. Çalışmaya, MS başlangıcından önce TBI geçiren ve geçirmeyen, nükseden ve tekrarlayan MS’li 44 hasta katılmıştır. Sonuçlar, TBI grubunda sırasıyla 35 (%79,5) ve 9 (%20,5) hastada beyin sarsıntısı ve hafif beyin kontüzyonu belgelendiğini göstermiştir. MS ilerleme oranı TBI grubunda TBI olmayan gruba kıyasla daha yüksekti ve TBI engellilik riskini yılda 0,25 EDSS puanından fazla artırıyordu. MS alevlenmesi veya remisyonu sırasında beyin omurilik sıvısı parametrelerinde gruplar arası farklılıklar bulunmamıştır. Çalışma, TBI’ın MS progresyonu üzerindeki olumsuz etkilerinin incelenmesinin önemli olduğunu göstermektedir.
Hazırlayan: Ceren Sert
Günlük multivitamin/multimineral takviyesinin yaşlı yetişkinlerde hafıza üzerindeki etkisini inceleyen bir çalışma, bunun epizodik hafıza performansını önemli ölçüde artırdığını ortaya koydu. Yaşlı 3562 yetişkinin dahil edildiği çalışma, üç yıl boyunca internet tabanlı bir nöropsikolojik test bataryası kullanılarak yürütülmüştür. Birincil sonuç ölçütü, bir yıllık müdahalenin ardından ModRey testinde anında hatırlama performansı olarak tanımlanan epizodik bellekteki değişimdi. Çalışma, multivitamin takviyesinin ikincil sonuçlar üzerinde önemli bir etkisi olmadığını ortaya koymuştur. Multivitamin müdahalesi, bellek performansını plaseboya kıyasla 3,1 yıllık yaşa bağlı bellek değişimine eşdeğer oranda iyileştirmiştir. Çalışma, plasebo ile karşılaştırıldığında günlük multivitamin takviyesinin yaşlı yetişkinlerde hafızayı geliştirdiği ve ileri yaşlarda bilişsel sağlığı korumak için güvenli ve erişilebilir bir yaklaşım olarak umut vaat ettiği sonucuna varmıştır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Probiyotik Uygulamasının Aşırı Kilolu Veya Obez Çocuklar Üzerindeki Etkileri: Bir Meta-Analiz Ve Sistematik Inceleme
Bu meta-analiz, probiyotiklerin aşırı kilolu veya obez çocuklarda vücut kitle indeksi (BMI), toplam kolesterol (TC), trigliserit (TG), yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (HDL-C), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-C), adiponektin, leptin ve tümör nekroz faktörü-α (TNF-α) dahil olmak üzere sekiz faktör üzerindeki etkilerini incelemiştir. Fazla kilolu veya obez 206 çocuğu içeren dört yayın dahil edilmiştir. Meta-analiz, probiyotiklerin HDL-C, LDL-C, adiponektin, leptin ve TNF-α seviyelerini plasebo grubuna kıyasla önemli ölçüde azalttığını bulmuştur. Bununla birlikte, palcebo grubu daha iyi BMI göstermiştir. Derlemede, probiyotiklerin lipid metabolizmasını düzenleyebileceği ve obezite ile ilişkili semptomları iyileştirebileceği sonucuna varılmıştır.
Hazırlayan:Ceren Sert
Bu çalışma, belli ilaçları veya terapileri kullanmayan depresyonlu yetişkinlerde farklı egzersizlerin nasıl yardımcı olabileceğini inceledi. Yapılan araştırmalara bakarak egzersizin depresyon belirtilerini biraz azaltabileceğini gördüler, ancak fark çok net değildi. Egzersizin türü, sıklığı, yoğunluğu, yaş ve kilo gibi faktörler sonuçları etkileyebilirdi. Ayrıca egzersiz, ilaç veya zihin-beden egzersizi kadar etkili görünüyordu.
Ancak, bulunan kanıtlar çok güçlü değildi ve incelenen çalışmalarda sınırlamalar vardı. Egzersizin bazı yan etkileri yönetilebilirdi. Çalışma, depresyon belirtilerini yönetmede egzersizin gerçekten ne kadar yardımcı olabileceğini daha iyi anlamak için daha iyi çalışmalara ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Ancak incelenen çalışmalardaki sorunlar nedeniyle bu sonuçları yorumlarken dikkatli olunmalıdır.
Hazırlayan: Şevval Kurnaz
Kolajen Peptid Takviyesi, Aktif Yetişkinlerde Fonksiyon, Ağrı Ve Fiziksel Ve Zihinsel Sonuçları Iyileştirir
Kronik ağrı birçok kişiyi etkiliyor, özellikle aktif yetişkinler. Vücutta doğal olarak bulunan bir protein olan kollajen, rahatlama sağlayabilir. Bu çalışma, 3-9 ay boyunca kollajen peptit (KP) takviyeleri almanın, orta yaşlı aktif yetişkinlerde ağrı, günlük aktiviteler ve sağlık üzerindeki etkisini inceledi. Sonuçlar, 6 ay boyunca günde 10 g KP almanın günlük işleri ve ağrıyı hafifletmede yardımcı olduğunu, özellikle daha fazla egzersiz yapanlar için geçerli olduğunu gösterdi. Mental sağlık 3-9 ay boyunca günde 10 g KP ile iyileşirken, fiziksel sağlık 3-9 ay boyunca günde 20 g KP ile iyileşti, ancak sadece kadınlarda etkili oldu. Bu, 6-9 ay boyunca günde 10-20 g KP almanın, orta yaşlı aktif yetişkinlerde ağrıyı hafifletmek ve zihinsel ile fiziksel sağlığı artırmak için faydalı bir seçenek olabileceğini düşündürüyor.
Hazırlayan: Şevval Kurnaz
Çalışma, 26 hakemli çalışmanın meta analizini kullanarak ortam sıcaklığının kardiyak biyobelirteçler üzerindeki etkisini analiz etmiştir. Sonuçlar, ortam sıcaklığındaki 1°C’lik düşüşün kardiyak biyobelirteçlerde %0,31’lik bir artışa yol açtığını, 1°C’lik artışın ise %2,03’lük bir artışa neden olduğunu göstermiştir. Çalışmada ayrıca, ortam sıcaklığındaki azalma/artışa bağlı olarak kardiyak biyobelirteç seviyelerindeki artış yüzdesinin kardiyovasküler popülasyonda daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bulgular, kardiyak biyobelirteçlerdeki sıcaklıkla ilişkili değişikliklerin doğrudan sıcaklıkla bağlantılı olduğunu ve sıcaklıkla ilişkili kardiyovasküler mortaliteyi yönetmek için yararlı olduğunu göstermektedir.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Ergenlerde Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri ile Tedavi Sonrası Bağlantısallık ve Dorsolateral Prefrontal Korteks Hacimleri ve Depresif Belirtiler Ölçümleri
Çalışma, majör depresif bozukluğu (MDB) olan ergenlerde seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) tedavisiyle bağlantılı nörobiyolojik değişiklikleri araştırmıştır. Çalışmaya 8 hafta boyunca essitalopram ile tedavi edilen 95 ergen ve 57 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir. Depresif belirtiler Çocuklar için Depresyon Derecelendirme Ölçeği-Gözden Geçirilmiş kullanılarak değerlendirilmiştir. SSRI tedavisinden önce ve sonra yapısal ve dinlenme durumu fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (rsfMRI) değerlendirmeleri yapılmıştır. Sonuçlar, yanıt verenlerin sağ DLPFC hacminin arttığını, superior frontal girus ile bilateral DLPFC rsFC’sinin azaldığını ve ventromedial PFC ile sol DLPFC rsFC’sinin azaldığını göstermiştir. Bu değişiklikler, MDB’li ergenlerde semptom iyileşmesi için potansiyel nörobiyolojik tedavi belirteçleri olarak hizmet edebilir.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Parkinson Hastalığı için Potansiyel bir Biyobelirteç Olarak Hücre Dışı Veziküllerde Alfa-Sinüklein Uygulamak için Meta-Analiz
Elde edilen bulgulara göre Parkinson hastalığının (PD) bir belirteci olarak kullanılabilen eksosomal α-sinüklein (α-syn) konsantrasyonları değerli olabilir. Bu çalışma, PD hastalarında ve kontrol grubundaki eksosomal α-syn seviyelerinin kan düzeylerini inceledi. 36 çalışmanın sistematik bir literatür taraması ve meta-analizi, hem ham hem de oranla ayarlanmış eksosomal α-syn seviyelerinin PD hastalarında kontrol grubuna kıyasla daha yüksek olduğunu gösterdi. Standartlaştırılmış ortalama fark (SMD) sırasıyla 1.54 ve 1.53 olarak bulundu. Bu sonuçlar, eksosomal α-syn konsantrasyonlarının PD için değerli bir belirteç olabileceğini düşündürmektedir.
Hazırlayan: Şevval Kurnaz
Osteosarkom Hastalarında Prognostik Biyobelirteçler Olarak Sitokinler: Sistematik Bir İnceleme ve Meta-Analiz
Bu çalışma, gençlerde kemik kanseri türü olan osteosarkomu inceledi. Belirli proteinlerin (sitokinler) kanserin gidişatını nasıl etkilediğini kontrol etti. 755 hastanın verilerinin bulunduğu 11 araştırma makalesini incelediler. Tümörlerdeki MIF adlı bir proteinin yüksek seviyelerinin, kanserin hayatta kalma oranını kötüleştirdiği ve kanserin daha fazla yayılmasına neden olduğu görüldü. Kan serumunda bulunan Tim-3 adlı başka bir proteini ise kanserin kötüleşme riskini artırdı. Diğer bazı proteinlerin büyük bir etkisi görünmedi. Bu proteinler hakkında daha fazla bilgi edinmek ve kanserin tedavisine nasıl yardımcı olabileceğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Hazırlayan: Şevval Kurnaz