"Vektör" / 10.Sayfa
Bir Sistematik İnceleme ve Meta-Analiz: Fiziksel Aktivite Müdahalelerinin Nesnel Ölçülen Sonuçlar Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri
Bu sistematik inceleme, fiziksel aktivite müdahalelerinin 24 ay boyunca ve 48 aya kadar takip sürecinde fiziksel aktivite düzeylerinde küçük ancak anlamlı bir artışa neden olabileceğini göstermektedir. Meta-analizlerde gözlenen etki büyüklükleri nispeten düşüktür, ancak bu bulguların klinik önemini göz önünde bulundurmak önemlidir. Örneğin, 24 ayda 118–140 dakikalık bir standart sapma varsayarsak, meta-analizdeki havuzlanmış ortalama Standartlaştırılmış Ortalama Fark (SMD) değeri olan 0.18, 24 ayda haftada 21–25 dakikalık orta şiddetli ve yoğun fiziksel aktivite artışına karşılık gelirken, en etkili müdahale haftada 35–42 dakika fazladan aktivite sağlamaktadır. Araştırmacılar, orta şiddetli ve yoğun fiziksel aktivitede 30–60 dakikalık bir artışı klinik olarak anlamlı olarak değerlendirirler.
Yürüme sonuçlarına gelince, günlük adım sayısı için 2123–8215 adım/gün standart sapma varsayıldığında, meta-analizdeki havuzlanmış ortalama SMD değeri olan 0.15, günde 318–1232 adım artışına karşılık gelirken, en etkili müdahale günde 998–3861 ek adım sağlamaktadır. Önceki araştırmalar, günde 1000 adım artışını klinik olarak anlamlı olarak tanımlamıştır. Daha önce fiziksel olarak aktif olmayan yetişkinler arasında herhangi bir fiziksel aktivite artışının sağlık açısından faydalı olduğunu belirtmek önemlidir.
Ancak, fiziksel aktivitedeki uzun vadeli artışlarla ilişkilendirilen belirli müdahale bileşenleri veya davranış değişikliği teknikleri belirsizdir. Daha önceki araştırmalar, “davranışsal sonuçların kendiliğinden izlenmesini teşvik etme” ve “takip uyarılarının kullanımı” gibi tekniklerin, 15 aya kadar olan fiziksel aktivite müdahalelerinin başarı oranını önemli ölçüde tahmin ettiğini göstermiştir. Bununla birlikte, bu bulguların daha uzun vadeli çalışmalara ve farklı yaş gruplarına uygulanıp uygulanamayacağı belirsizdir.
Bu bulgular, alandaki benzer incelemelerle uyumlu olup, davranışsal müdahalelerin uzun vadede fiziksel aktiviteyi teşvik etme potansiyelini vurgulamaktadır. Gözlenen göreceli düşük etki büyüklüklerine rağmen, bu artışların klinik önemi, halk sağlığını iyileştirmede önemlerini vurgular. Gelecekteki araştırmalar, daha büyük etki büyüklüğüne sahip müdahaleleri geliştirmeyi, daha düşük yoğunlukta/daha düşük maliyetli yaklaşımları keşfetmeyi ve fiziksel aktiviteyi teşvik etmek için dijital müdahalelerin uzun vadeli etkinliğini değerlendirmeyi amaçlamalıdır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
COVID-19 Enfeksiyonu Olan Akciğer Kanseri Hastalarında Mortalite İçin Risk Faktörleri: Sistematik Bir İnceleme Ve Meta-Analiz
COVID-19 enfeksiyonu olan 5018 hastayı içeren 33 çalışmanın meta-analizi, COVID-19 hastalarında akciğer kanserinin havuzlanmış ölüm oranının 0,31 (%95 CI: 0,25-0,36) olduğunu bulmuştur. Çalışma ayrıca bu hastaların farklı kıtalardaki ölüm oranlarını da karşılaştırmıştır. Sonuçlar, Asya ile dünyanın geri kalanı arasında ölüm oranlarında önemli bir fark olduğunu göstermiştir. İleri yaş, ilerlemiş akciğer kanseri, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalık gibi eşlik eden komorbiditeler bu hastalarda daha yüksek mortalite oranları ile ilişkilendirilmiştir. Bulgular, risk faktörleri ileri yaş, ileri evre akciğer kanseri ve hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalık gibi komorbiditelerle daha da kötüleşen COVID-19 enfeksiyonu olan akciğer kanseri hastalarında ölüm riskinin arttığını doğrulamaktadır. Çalışmanın bulguları, COVID-19 enfeksiyonu olan akciğer kanseri hastaları için risk faktörlerinin anlaşılması açısından çok önemlidir.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Pulmoner Hipertansiyonu Olan Sistemik Lupus Eritematozus Hastalarının Sağkalım Ve Prognoz Analizi: Sistematik Bir İnceleme Ve Meta-Analiz
Bu çalışma, pulmoner hipertansiyonu olan sistemik lupus eritematozus (SLE) hastalarının sağkalım oranlarını ve prognozunu meta-analiz kullanarak değerlendirmeyi amaçlamıştır. Arama stratejisi 875 hastayı kapsayan 21 çalışmayı içeriyordu ve nihai analizde SLE-PH hastalarının havuzlanmış 1, 3 ve 5 yıllık sağkalım oranları 0,9020, 0,8363 ve 0,7301 olarak bulundu. Ekokardiyografi alt grubu sağkalım oranları sırasıyla 0,9000, 0,8435 ve 0,6795’tir. Sağ kalp kateterizasyonu alt grubu sağkalım oranları 0,9174’tür. Çok değişkenli analiz, azalan sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, New York Kalp Derneği sınıflandırması, lupus nefriti, düşük kardiyak indeks ve yüksek kırmızı kan hücresi dağılım genişliği seviyesinin daha yüksek mortalite oranları ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Yüksek doz siklofosfamid tedavisi, triküspit anüler düzlem sistolik ekskürsiyonu/pulmoner arter sistolik basıncı ve Raynaud fenomeni olumlu sonuçlar göstermiştir. Çalışma, ekokardiyografi ile tanı konulan SLE-PH hastalarının, sağ kalp kateterizasyonu ile tanı konulanlara göre daha kötü bir uzun vadeli prognoza sahip olduğu sonucuna varmıştır. 2015’ten sonraki çalışmalar, önceki çalışmalara göre önemli ölçüde daha iyi sağkalım göstermiştir.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Hafif Bilişsel Bozukluk Ve Alzheimer Hastalığı ile İlişkili Olarak Beyin Hipokampus Hacminin MRG Ölçümleri: Sistematik Bir İnceleme Ve Meta-Analiz
Bu meta-analiz, sağlıklı normal bireylerde, hafif bilişsel bozuklukta (MCI) ve Alzheimer hastalığında (AD) manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile ölçülen hipokampal hacmi karşılaştırmaktadır. Çalışmada Ocak 2004 ile Aralık 2006 tarihleri arasındaki İngilizce literatür ve Stata/SE 16.0 yazılımı ile istatistiksel analiz kullanılmıştır. Sonuçlar, MRG ile ölçülen hipokampus hacmi ne kadar küçükse, bilişsel bozukluk veya AD’nin o kadar şiddetli olduğunu göstermiştir. Farklı MRG ölçüm sonrası düzeltme yöntemleri farklı sonuçlar vermiştir. MRG Ham hacim yöntemiyle ölçülen sol hipokampal hacim MCI ve AD ile negatif korelasyon gösterirken, sağ hipokampal hacim MCI veya AD ile ilişkili bulunmamıştır. Toplam intrakraniyal hacim (TIV) düzeltmesi MCI ve AD ile ilişkili bulunmazken, ölçülen sağ hipokampus hacmi MCI ve AD ile negatif ilişkili bulunmuştur. Çalışma, hipokampus hacmindeki küçülmenin MCI ve AD ile yakından ilişkili olduğu ve hipokampus hacminin MRG ölçümünün yalnızca yardımcı bir tanı aracı değil, aynı zamanda iyi bir prognoz değerlendirme aracı olduğu sonucuna varmıştır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Aşırı Kilolu Bireylerde Alkolsüz İçecekler ve Depresyon ve Anksiyete Belirtileri: Avrupalı Bir Kohortun Boylamsal Analizi
Subendromal depresyonu olan 941 Avrupalı aşırı kilolu yetişkini kapsayan bir çalışmada, günlük şekerli gazlı/yumuşak içecek tüketiminin daha yüksek anksiyete düzeyleriyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Çalışmada, depresif ve anksiyete belirti şiddeti ile içecek tüketimini değerlendirmek için çok düzeyli karışık etkili sıralı lojistik regresyon modelleri kullanılmıştır. Sonuçlar, hem şekerli hem de besleyici olmayan tatlandırıcılı gazlı/yumuşak içeceklerin günlük tüketiminin daha yüksek depresyon düzeyleriyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Kahve ve çay tüketimi ile depresyon ve anksiyete düzeyi arasında bir ilişki bulunmamıştır. Çalışma, subendromal depresif semptomları olan aşırı kilolu bireylerden oluşan çok ülkeli bir örneklemde yüksek ve düzenli şekerli gazlı/yumuşak içecek tüketiminin (tüketim miktarı: ≥1 birim (200 mL)/gün) daha yüksek anksiyete düzeyleri ile ilişkili olma eğiliminde olduğu sonucuna varmıştır. Avrupa yetişkin popülasyonunda alkolsüz içeceklerin alım şekilleri ve bunların duygusal bozukluklarla ilişkisi hakkında değerli bilgiler sağlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
All of Us ve UK Biobank gibi büyük genomik projeler, veri depolama için bulut tabanlı Güvenilir Araştırma Ortamlarını (TRE’ler) kullanıma sunmuştur. Meta-analiz ve havuzlanmış analiz kullanılarak standart lipid ölçümlerine ilişkin bir Genom Çapında İlişki Çalışması yürütülmüştür. Çalışmada bilinen lokuslar ile lipid seviyeleri arasında güçlü bir korelasyon bulunmuştur (R2 ~ %83-97). Bununla birlikte, meta-analizde yalnızca 90 varyant ve havuzlanmış analizde 64 varyant anlamlılık eşiğini karşılamıştır ve varyantların yaklaşık %20’si Avrupa ve Asya kökenli olmayan bireylerde en yaygın olanıdır. Bu bulguların, özellikle Avrupalı olmayan atasal popülasyonlar için çapraz kohort analizleri üzerinde etkileri vardır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Progresif Pulmoner Fibrozisli Hastalarda Bi 1015550'nin Faz III, Çift Kör, Randomize, Plasebo Kontrollü Çalışmasının Tasarımı (FIBRONEER-ILD)
Progresif pulmoner fibrozis (PPF), idiyopatik pulmoner fibrozis (IPF) tanısına ek olarak ilerleyici fibrotik interstisyel akciğer hastalığı (ILD) tanısıdır. Çalışma, PPF (FIBRONEER-ILD) hastalarında BI 1015550’nin etkinliğini ve güvenliliğini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışma çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmadır ve hastalar en az 52 hafta boyunca günde iki kez BI 1015550 veya plasebo almak üzere rastgele atanmıştır. Hastalara İPF dışında progresif pulmoner fibrozis tanısı konmalı, zorlu vital kapasite (FVC) tahmini ≥%45 olmalı ve en az 12 haftadır nintedanib alıyor olmalı veya en az 8 haftadır almıyor olmalıdır. İzin verilen immünosupresiflerle stabil tedavi gören hastalar, çalışma boyunca tedavilerine devam edebilirler. Birincil sonlanım noktası 52. haftada FVC’de (mL) başlangıca göre mutlak değişim iken, temel ikincil sonlanım noktası herhangi bir akut İAH alevlenmesi, solunum nedenli hastaneye yatış veya ölümün ilk ortaya çıkışına kadar geçen süredir. Çalışma etik ilkelere uygun olarak yürütülmektedir ve bilimsel kongrelerde ve hakemli yayınlarda yaygınlaştırılacaktır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
GWAS 476.326 Bireyde Rastgele Glikoz Analizi Diyabet Patofizyolojisi, Komplikasyonları Ve Tedavi Tabakalaşması Hakkında İçgörü Sağlıyor
Genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (GWAS), farklı soylardan gelen ve diyabeti olmayan 476.326 bireyde kan glukoz seviyelerini incelemek için kullanılmıştır. Çalışmada, 44’ü glisemik özellikler için yeni olmak üzere 150 farklı sinyali temsil eden 120 rastgele glikoz (RG) lokusu bulunmuştur. Çalışma ayrıca gastrointestinal sistemin kan glikozunu kontrol etmedeki rolünü de vurgulamıştır. Tip 2 diyabet tedavi hedefi olan glukagon benzeri peptid-1 reseptöründeki (GLP1R) düşük frekanslı kodlama varyantlarının fonksiyonel takibi ve moleküler dinamik simülasyonları, optimum tedavi seçimi için özel genetik tabakalaşmanın çok önemli olduğunu göstermektedir. Çalışma ayrıca akciğer fonksiyonunun kan glukozu tarafından modüle edildiğini ve pulmoner disfonksiyonun bir diyabet komplikasyonu olduğunu ortaya koymuştur. Bu araştırma, glikoz regülasyonu, diyabet komplikasyonları ve tedavi tabakalaşma yollarına ilişkin yeni bilgiler sağlamaktadır.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Yeni Çok Bileşenli Takviye Kilo Kaybını Kolaylaştırır ve Aşırı Kilolu ve Obez Bireylerde Vücut Kompozisyonunu İyileştirir: Randomize, Çift Kör, Plasebo Kontrollü Klinik Çalışma
Obezite krizi artmaya devam ediyor ve diyet değişiklikleri, enerji kısıtlaması ve fiziksel aktivite gibi mevcut tedaviler genellikle zayıf bağlılıkla karşılanıyor. Mitokondriyal fonksiyonu ve metabolik sağlık sonuçlarını kolaylaştırmak için tasarlanmış çok bileşenli bir besin takviyesinin 12 haftalık bir süre boyunca etkilerini araştırmayı amaçlayan bir çalışma. Çalışmaya, 12 haftalık günlük çok bileşenli bir takviye (MIS) veya kontrol plasebo (PLA) tüketimine randomize edilen elli aşırı kilolu ve/veya obez katılımcı dahil edilmiştir. Birincil sonuçlar vücut ağırlığı ve yağ kütlesi değişiklikleri iken, ikincil sonuçlar diğer vücut kompozisyonu ölçümleri, obezite plazma belirteçleri, yağlı karaciğer hastalığı biyobelirteçleri, dinlenme enerji metabolizması, kan basıncı, fiziksel performans ve yaşam kalitesini içermektedir.
Müdahale öncesi veriler için ayarlama yapıldıktan sonra, PLA ve MIS tedavi kolları arasında müdahale sonrası kilo ve yağ kütlesi açısından anlamlı bir fark bulunmuştur. Müdahale sonrası kilo ve yağ kütlesi MIS’de anlamlı ölçüde daha düşüktü. MIS’de klinik biyokimya, moleküler metabolizma ve hücre dışı vezikülle ilişkili miRNA türlerinin belirteçlerinde müdahale sonrası anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Sonuç olarak, 12 haftalık MIS takviyesinin ardından, karaciğer sağlığı ve metabolizmasının moleküler belirteçlerindeki iyileşmelerle birlikte kilo ve vücut kompozisyonu önemli ölçüde iyileşmiştir.
Hazırlayan: Elif Özge İnan
Görsel Öğrenmeyi Takiben Hemen Orta ve Yoğun Şiddette Bisiklet Egzersizi, Gecikmiş Tanıma Hafıza Performansını Artırır
Bu çalışma, görsel öğrenmeden önce veya sonra gerçekleştirilen orta ila yoğun şiddette bisiklet egzersizinin gecikmiş tanıma hafıza performansı üzerindeki etkisini inceledi. Çalışma, 72 katılımcıyı içeriyordu ve öğrenme zamanlamasının, öğrenmeden önce veya sonra yapılan egzersizin hafıza gelişimini nasıl etkilediğini anlamayı amaçlıyordu.
Katılımcılar üç gruba ayrıldı: bir grup öğrenmeden önce egzersiz yaparken, bir grup öğrenmeden sonra egzersiz yaparken ve bir grup öğrenmeden önce veya sonra egzersiz yapmayan bir kontrol grubu olarak hizmet etti. Egzersiz grupları, 20 dakika boyunca zorlayıcı bisiklet sürdü ve algıladıkları efor seviyeleri değerlendirildi. Daha sonra duygusal ve tarafsız görüntüler serisi gösterildi.
Çalışma sırasında çeşitli noktalarda tükürük örnekleri alındı ve merkezi noradrenerjik aktivitenin bir göstergesi olan tükürük alfa amilaz (sAA) ölçüldü. Bir hafta sonra katılımcılar tanıma hafızası için değerlendirildi, burada görüntülerin hangilerini daha önce gördüklerini belirlemeleri gerekiyordu.
Çalışma, öğrenmeden sonra yapılan egzersizin kontrol grubuna göre tanıma hafızasını önemli ölçüde artırdığını buldu. Bununla birlikte, öğrenmeden önce yapılan egzersizin aynı hafıza artırma etkisini göstermediği görüldü. İlginç bir şekilde, sAA tarafından ölçülen merkezi noradrenerjik aktivitenin, hiçbir grup içinde hafıza performansı ile ilişkilendirilmediği ortaya çıktı.
Özetle, bu araştırma, görsel öğrenmenin hemen ardından orta ila yoğun şiddette bisiklet egzersizi yapmanın gecikmiş tanıma hafızasını artırabileceğini göstermektedir. Egzersizin zamanlaması, hafıza gelişimi için kritik bir faktör gibi görünmektedir ve bu konuda öğrenmeden sonra yapılan egzersizin daha etkili olduğunu göstermektedir. Çalışma, egzersiz kaynaklı merkezi noradrenerjik aktivite ile hafıza gelişimi arasındaki ilişkinin karmaşıklığını da vurgulamaktadır.
Hazırlayan: Oğuzalp Atalay